Girişimci ve Akademisyen Cemil Şinasi Türün‘ün CoinTürk için özel olarak hazırladığı bu değerli makaleyi okurlarımız için yayınlıyoruz.
Tufan, insanlığın en eski yazılı kaynaklarında ismi geçen travmatik bir doğa olayının adı. Durmaksızın sürekli, aylarca yağan bir yağmur, evleri, tarlaları, köyleri boğan bir sele dönüşür. Bu dramatik hadisenin eski kaynaklardaki anlatımlarından anlarız ki, bu hikayede biz insanlar için alınması gereken dersler vardır. Tufan hikayesinde, ahlaken ipin ucunu kaçırmış olan insanlık ve tanrının (ya da doğanın) yakarışını işiten, onun verdiği cezadan kendisini ve çevresindeki inananları koruyan Nuh isimli aydınlanmış kişi anlatılır.
Bugün pek çok akil insan, ne zaman, nasıl gerçekleşeceği bilinmeyen bir Mali Tufan tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu yazıyorlar, söylüyorlar. Bu modern senaryoda elbette metaforik bir yağmurdan bahsediliyor; aslında bahsedilen bulutlar, tepemize kabus gibi toplanmış olan ağır borç yükü. Bu borç için sözü geçen sayılar 700 trilyon dolardan başlıyor ve bunun iki katına kadar giden değerler yayınlanıyor.
Ne var ki, bu felaketin ne zaman olacağı bilinmediği gibi, tam ne şekilde gerçekleşeceği de bilinmiyor, elimizde birbiri ile bağlantılı iki zorlu mesele var:
- 700 trilyonluk bir borç yükü insanlığın tepesinde bir kılıç gibi sallanmakta. Bu borcun ne vadede, nasıl ödeneceği bir muamma.
- ABD’nin milli parası olan dolar aynı zamanda global olarak kullanılan bir “reserve currency” yani ihtiyat akçesi. Bu durum, yani hem küresel bir ihtiyat akçesi hem de bir ülkenin milli parası olması, doların üzerinde bir kriz baskısı yaratmış durumda (buna da Kasırgadiyelim).
Şimdi, birinci madde için ilk akla gelen soru, bu borcun kime ait olduğu. Cevap: Hepimize. Nasıl ki global ısınma, sadece dünyanın ekosistemini yüksek ölçüde kirleten büyük ve tüketim toplumu olan ülkelerin problemi değilse bu borç da sadece belli ülke insanlarının borcu deyip geçemeyeceğimiz bir noktada.
Şimdi yukarıdaki resme bir bakın. Resmin içindeki yeşil dikdörtgen dünyanın tüm ülkelerinin 2015 yılı toplam cirosunu, yani 73 trilyon doları temsil ediyor. ABD bunun dörtte biri, Türkiye ise yüzde biri. O köşedeki kırmızı kutucuk, alan olarak yeşil dikdörtgenin 100’de biri. Resmin en dışındaki sarı çerçeve ise 700 trilyon dolarlık borcu temsil ediyor.
Soruyorum şimdi size: Dünya milletleri bir araya gelseydi ve tüm parasal işlemlere, yani sabah içtiğimiz çaya, vapura ödediğimiz bilet parasına, sinema biletine, maçlara, her ama her yere %10’luk ek bir BÖV, yani borç ödeme vergisi koymuş olsaydı, bu borç ne kadar zamanda ödenirdi? Cevap: Sadece ana para için 100 yılda. Yazıyla, YÜZ YIL.
Evet, baylar bayanlar; yüzde 18 KDV üstüne ek olarak yüzde10’luk BÖV ödemeye, hem de 100 yıl boyunca ödemeye hazır mısınız? Eğer değilseniz, o zaman bu borcun ödenemeyeceğine de ikna olmuşsunuz demektir.
Zaten buraya kadarını pek çoğumuz biliyorduk. Gelelim ikinci meseleye, Kasırga’ya.
Kasırga
ABD dolarının dünyada geçer akçe olmasının yıllardır bu ülkeye ekonomik katkıları oldu. Tüm dünya devletleri petrolü, değerli madenleri filan alıp satarken dolar kullandılar, zira buna zorunluydular. Ancak, Çin’in dünyamızda dev bir fabrika haline gelip her türlü oyuncak, elektronik, tekstil ve sair mamul maddeyi üretip bir de herkese satar hale gelmesiyle garip, yeni bir durum ortaya çıktı. ABD, son 25 yılda Çin’in en büyük müşterisi oldu ve kendi bastığı dolarla kendi tüketimini finanse etti.
Düşünün, dünyanın dört bir yanında, bin türlü iş karşılığı verilip alınan global bir para, aynı zamanda Miami’den Seattle’a her eyalette gündelik alışverişte , maaş ödemelerinde kullanılanla aynı para, ikisi de ABD doları.
Ülkemizde 2015’de gerçekleşen yaklaşık 2 trilyon liralık (733 milyar dolarlık) mali işlemler, toplam 250 milyar likit lira ile gerçekleşiyor (en üstteki resimde köşedeki küçücük kırmızı kutucuk Türkiye cirosu, ikinci resimde büyük kırmızı dikdörtgenle gösterilmiş). Türkiye’deki likit para 85 milyar dolarken, tüm dünyadaki bitcoin’lerin toplam değeri ise 7 milyar dolarcık.
Yani aynı 100 lira, yıl içinde ülkede 8 defa tur atıyor, yılda sekiz el değiştiriyor. ABD’de bu rakam, Dünya Bankası verilerine göre 6 civarında. ABD’de yıllık GSMH, yani ülke içi ekonomik ciro IMF verileri ile geçen yıl 18 trilyon dolara yakın gerçekleşmiş. Demek oluyor ki, 18 trilyon dolarlık Amerikan ekonomisi, topu topu 3 trilyon dolarlık likit para ile dönüyor
Amerika dışındaki likit doların 6 ila 8 trilyon dolar arasında bir yerde olduğu tahmin ediliyor. Referans için yazayım, 2008’den 2010’a kadar FED’in devletlere, Avrupa bankalarına ve şirketlere gizlice 16 trilyon dolar kredi verdiği biliniyor. Hadi, örneğimiz için ilk tahminin ortalamasını kullanıp 7 trilyon yeşil dolar dünyada likit durumda, yani ceplerde ya da kısa vadeli hesaplarda diye varsayalım.
Peki bir ülke, trilyonlarca dolar akçesi dünyanın bir çok ülkesinde gezerken bunları nasıl kontrol edebilir? Cevap: Edemez. Nitekim, FED tarafından basılmış bunca karşılıksız dolar, bu yazının birinci kısmının konusu olan Mali Tufan olayının tetikleyicilerinden biri haline gelmiş durumda.
Şimdi dünya milletlerinin vatandaşı olan bizler, Türkiye’de, Çin’de, Hindistan’da milyarlarca insan bir sabah kalkıp da Amerikan dolarının eskisi kadar değerli olmadığına karar verirsek ne olur? İşte bu ihtimal, bize Amerika Birleşik Devletleri isimli ülkenin tarihte görülmemiş bir hiper enflasyonla, yani para yağmuru ile, yani bir Kasırga ile karşılaşabileceğini bildiriyor. O para, aynı gayrimenkullere, aynı hisselere, aynı mallara saldırır ve ülke ekonomisi bir anda yerle yeksan olur.
Eğer doların değeri global olarak ve psikolojik olarak inişe geçerse, o zaman tüm bu 7 trilyon dolar Amerika’ya doğru yola çıkar ya da hızla başka bir akçeye dönmek ister. Ancak euro gibi diğer akçeler de bu düşüşten etkileneceğinden, bitcoin ve diğer alt-coin’ler de dolarların kaçacağı sığınaklar olacaktır.
Farz edelim bu 7 trilyon doların %10’u gelsin bitcoin satın alsın. 700 milyar doların kısa bir sürede bitcoin’le değiş-tokuş edilmesi, bugün 7 milyar dolar olan toplam bitcoin değerinin, bir anda 100 katı kadar bir değerlenmeye işaret edecektir.
Özetle, bitcoin’cilere bir iyi bir kötü haberim var. İyi haber: bu olaylar sahiden gerçekleştiğinde bitcoin 100 kat artışla 45,000 dolar olabilir. Ama bir de kötü haberim var, dolar o noktada çerez para haline gelmiştir, mesela Türkiye’de 10 kuruşa düşmüş olabilir. Yine de o gün, bitcoin ve diğer alt-coin’ler için bambaşka bir dünya kurulmuş olur.
Warren Buffett Planı
Mali Kasırga’ya karşı Amerika’nın bir plan yapıyor olduğunu düşünenlerdenim.
Kendimi en zengin Amerikalı olan Bay Warren Buffett’ın yerine koydum. Ülkedeki ikinci en zengin kişi de briç arkadaşım Bill Gates. Biz ve tabii danışmanlarımız, oturup düşündük, kendimizi ve paralarımızı bir kara kuğu olayı (“black swan”, ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen epik olaylara deniliyor) olan Tufan’dan koruyamasak da Kasırga’dan koruyabileceğimize ikna olduk.
Bitcoin’in 2009’dan bugüne süren heyecanlı ama başarılı hikayesinden, algoritmik ve kontrollü büyümesinden ve değerinin dünyanın fiat akçelerine göre stabil bir seviyeye oturmasından çok etkilendik. Ve dedik ki, “Bill, sahi biz neden Amerika içi dahili ekonomide kullanılan akçe (currency) ile global olarak kontrolümüz dışında büyüyen ve stabil durumda olmayan dolarları birbirinden ayırmıyoruz?”
Önce pek kimseye çaktırmadan kendimize US-Coin diye aynen bitcoin gibi (veya belki ripple gibi) bir kripto para tasarlatmıyoruz? Hatta, gidelim bitcoin’in başındaki mühendisi, Gavin Andresen’i transfer edelim, bu yeni algoritmik parayı ona ve ekibine yaptıralım. Bulabilirsek Satoshi’ye de danışalım. Hatta Hillary’yi de seçtirelim, ki bizim CEO’muz olarak bu işleri ona yaptıralım.
Eh bu saatten sonra, yeni akçemizi kontrolü bizde olmayan altına da endeksleyemeyiz. En temizi, kendimize algoritmik bir US-Coin tasarlatırız, sınırlı sayıda ürettiririz, artışını da programlatırız, sonra bir hafta içinde elimizdeki ve bankalarımızdaki tüm dolarları o tarafa aktarırız.
Bu yeni US-Coin’in mining’ini, yani yenilerinin üretimini de Amerika sınırları içinde tutarız. Dışarıdan IP almayız, tüm madenciler bizden olur. Hatta US-coin’in blockchain’ini önce bizlerin kontrolündeki 5-6 bin makinede tutarız, sonra yavaş yavaş güvenilir makineleri de ekleriz. Olur biter.
Sonra Amerika içindeki alış-verişlerde kullanılmak üzere bir US-Coin kartı bastırır tüm vatandaşlara birer chip’li kimlik kartı olarak veririz. Onunla gider marketlerden yemek filan alırlar. Herkesin maaşı o karta yüklenir, böylece bir anda ülkede US dolardan US-coin’e geçilmiş olur. Şirketler de ödemelerini kendi aralarında bu yeni US-coin ile yapmaya başlarlar. Visa ve MasterCard zaten arkadaşlarımız, onlar da yeni kredi kartları çıkartır, bankalara verirler, hemen eskileri ile değiştirir insanlarımız.
Artık eski bitcoin Çin’in kontrolündeymiş, yok Amerikan doları Çin’in baskısıyla rezerv akçe olmaktan çıkacakmış, yok trilyonlarca dolarlık borçlar krize açık durumdaymış. Bunlar artık başka ülke insanlarının derdi olur. Sonra biz US-Coin’e kendi birikimlerimizi aktardıktan sonra, açarız uluslararası pazara da, isteyen gelir hala o noktada değeri varsa ellerindeki dolarlarla bizim değerli US-Coin’imizden satın alırlar.
Bu yeni US-blockchain üzerine tüm hisse senetleri, tüm evlerimizin ve arsalarımızın tapuları, arabalarımızın ruhsatları, tüm alacak senetlerimiz falan filan, velhasılı kelam her türlü taşınmaz mallarımızı ve değerli kağıtlarımızı yazarız. Bir de US-Coin’e geçiş aşamamızda bunları da kayıt altına alır, blockchain üzerine (ama adımız gizli kalacak şekilde şifreli) olarak yazılınca keyfimiz tam yerine gelir.
Denizaşırı hesaplarda duran, totaliter rejimlerin liderlerinin gizli dolarları filan ellerinde patlar. Panama belgeleri gibi o saate kadar ortaya çıkmış ve çıkmamış bir ton gizli hesaptaki para bir anda pul oluverir. Artık o andan sonra dünyada dolar isterse 10 kuruşa düşsün, bize ne.
Şimdi bu senaryo gerçekten işletilirse, Tufan da o saate kadar gerçekleşmemişse, 2017 yaz ayları gibi dünyada doların rezerv akçe olma özelliğini yine ABD devleti kendi eliyle iptal etmiş olur. Bitcoin, ki üretiminde Asyalı madencilerin önemli rolü olmaya devam edecektir, Çin devletinin de katkılarıyla dünyanın yeni rezerv akçesi haline gelebilir. Ancak o zaman dahi gündelik hayatımıza, bakkal harcamalarımıza girmiş olacağına ben pek ihtimal vermiyorum: Bitcoin o gün de gerçek manada bir yatırım ve korunma aracı olarak kullanılacaktır.
Kaynak: coin-turk.com
POST A COMMENT.