Dünya Bankası’nın, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliği ile düzenlediği Ticaret ve Küresel Değer Zincirleri Konferansı gerçekleştirildi.
Konferansta konuşan YASED Başkanı Ayşem Sargın, YASED üyelerinin, global erişim ağı ve uluslararası bilgi ve deneyimleri ile Türkiye’deki küresel tedarik zincirinin gelişiminde aktif rol oynadığını belirterek, “Bu çalışmalar, şirketlere sağladığı dünya standartlarında, yüksek katma değerli üretim ve pazarlama kabiliyeti ile, nitelikli işgücüne ve ihracata katkılarıyla Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümesini destekleyen çalışmalardır.” dedi.
Konferansta açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panellerin ilkini “Ticaret ve Küresel Değer Zincirleri Türkiye’deki Ekonomik Büyümeyi ve İşleri Nasıl Destekledi?” başlığı ile YASED tarafından gerçekleştirildi. YASED Ticaret Çalışma Grubu Üyesi & PWC Kalkınma Politikaları Direktörü İdil Özdoğan’ın moderatörlüğünü üstlendiği panele YASED Başkanı ve Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın, Bosch Türkiye ve Ortadoğu Bölgesi Başkanı Steven Young ve Microsoft Genel Müdürü Murat Kansu konuşmacı olarak katıldı.
‘Üyelerimizin tedarikçileri küresel birer oyuncuya dönüşüyor’
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ayşem Sargın, yaptığı konuşmada, YASED üyelerinin, global erişim ağı ve uluslararası bilgi ve deneyimleri ile küresel tedarik zincirinin gelişiminde aktif rol oynadığını belirtti. Sargın konuşmasında küresel tedarik zincininin sürdürülebilir bir ekonomi için önemini ve çarpan etkisini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Uluslararası yatırım dediğimizde hepimizin aklına ilk gelen; burada kurulan fabrikalar, mühendislik merkezleri oluyor. Aslında tedarik zincirleri yatırımlarının, çok derin ve uzun vadeli etkileri var. Çok uluslu şirketlerle iş yapan tedarikçiler, istenen standartları sağlamak için kendilerini geliştiriyorlar ve küresel birer oyuncu haline geliyorlar. Bunun teknoloji, bilgi transferi ve nitelikli iş gücü gelişimi gibi olumlu sonuçları oluyor. Bu sistemin Türkiye’ye en büyük katkısı olan ve altının önemle çizilmesi gereken bir tarafı da ülkemize yüksek katma değerli ihracat getirisi.”
Dünyadaki gelişmelerin doğru okunması gerektiğinin altını çizen Sargın, “Bugüne kadar Türkiye’yi güçlü kılan pazar ve maliyette sunduğu avantajdı. Ancak, artık sadece en ucuz ve en kaliteli üretimi yapmak yetmiyor. Üretimde verimliliği arttıran yenilikçi süreçler, dijitalleşme, nitelikli iş gücü gibi konular ön plana çıkıyor. Bu alanlarda dünyadaki hızlı gelişmelere ayak uydurmamızın en etkin yollarından biri, uluslararası şirketlerin tedarik zincirleriyle gerçekleştirdiği ortak çalışmalar. YASED’in uluslararası şirket niteliğinde 250 üyesi var. 29 ülkeden gelen ve 15 farklı sektörü temsil eden şirketler Türkiye’de binlerce tedarikçi ile çalışıyor. Ancak bununla yetinmeyip, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki payını arttırmak, yeni bağlantılar kurmak konusunda devletimizle, üyelerimizle ve paydaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi.
Bu katkılara kendi şirketi Boeing’den örnek veren Ayşem Sargın, Tedarik Zinciri Geliştirme programının Boeing’in Türkiye’deki yatırım planının önemli bir parçası olduğunu hatırlarak, “Bugün Boeing olarak Türkiye’deki tedarik zincirimizle yıllık 200 milyon dolarlık iş hacmimiz var. Yatırım programımızda hem bu rakamı, hem de Türk havacılık şirketlerinin dünya havacılık pazarındaki payını arttırmayı hedefliyoruz” dedi.
‘Endüstri 4.0’a entegre olamayan oyunun dışında kalacak’
Bosch Türkiye ve Ortadoğu Bölgesi Başkanı Steven Young panelde yaptığı konuşmasında şirketlerinin 77.8 milyar euroluk ciroya sahip olduğunu bunun 40 milyar euroluk kısmını iş ortakları vasıtasıyla sağladıklarını dile getirdi. Dünya çapında toplam 40 bin iş ortakları olduğunu kaydeden Young, “Eleman konusu bizim için çok önemli. Elemanlarımız hem global olmalılar hem de lokali çok iyi bilmeliler” dedi. Ayrıca Young, yakın bir dönemde Endüstri 4.0’a entegre olmayan şirketlerin oyunun dışında kalacaklarını belirtti.
Microsoft Genel Müdürü Murat Kansu ise Türkiye’nin veri korumacılığı konusunda biraz daha cesur adımlar atması gerektiğini dile getirdi. Veri sınıflandırması konusunda küresel olarak yavaş kalındığını anlatan Kansu, “Veri güvenliği konusunda genel regülasyonlar var. Bu regülasyonlar ülkelerin gelişmesinin önüne geçebiliyor. Biz ülke olarak bu veri sınıflandırmasını hızlıca yapmalıyız” ifadelerini kullandı. Dijital dönüşümün trend laf olmaktan çıkarak hayatın içine girdiğini söyleyen Kansu, Türkiye’nin yeni teknolojilere hızlı adapte olması gerektiğini vurguladı.
POST A COMMENT.