Osmanlı döneminde halka açık ilk film gösterimininin 12 Aralık 1896’da İstanbul’da Galatasaray’daki Sponeck Birahanesi’nde yapıldığı kabul edilir. Bu bilginin kaynağı da Türk sinema tarihiyle ilgili ilk kitaplardan biri olan Nijat Özön’ün Türk Sinema Tarihi eseridir. Uzun yıllar referans eser olarak kabul edilen kitaptaki bu bilgi, sonraki dönemde pek çok yazar tarafından da kesin bilgi olarak kabul edilip tekrarlanır. Hatta sinema tarihimize ilişkin genel anlatıya şüpheyle bakan sinema yazarı Burçak Evren de birçok kitabında bu bilgili teyit eder.
Önce Galatasaray’da sonra Şehzadepaşa’da film gösterimi yapıldı diye biliniyor
Evren, en son 2022 yılında basılan İstanbul’un Yazlık Sinemaları Tarihi kitabında bu ilk gösterimin ilanına yer verdiği gibi gösterime katılan Ercüment Ekrem Talu’nun tanıklığını da bize aktarır. Yine bu kitaptan, bu ilk gösterimin halk arasında günlerce süren bir tartışmanın fitilini ateşlediğini ve bir heyecan dalgası yarattığını da öğreniriz.
Evren bu gösterimden 59 gün sonra 9 Şubat 1897’de, yine İstanbul’da, o dönem ağırlıklı olarak Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı Şehzadepaşa’daki Fevziye Kıraathanesi’nde bir gösterim daha yapıldığını anlatır. Buradaki gösterime katılanlar arasında tanıdık bir isim de vardır: Yazar Refik Halid Karay.
İzmir’de Apollon Salonu’ndaki gösterim
Bu tarihsel bilgiler ışığında sinema tarihimizle ilgili anlatıda halka açık ilk gösterimin İstanbul’da yapıldığı kabul edilse de artık bu bilgiye kuşkuyla bakmamıza neden olan bilgiler var elimizde.

Sinema Tarihinde İzmir, Yaşar Ürük
İzmir’de yakın zamanda Ala Yayıncılık’tan çıkan Sinema Tarihinde İzmir kitabında yazar Yaşar Ürük, Osmanlı döneminde halka açık ilk gösterimin İstanbul’da değil İzmir’de yapıldığını iddia ediyor.
İzmir ile ilgili birçok araştırma kitabına imza atan Ürük, bu iddiasına kanıt olarak 10 Aralık 1896’da o dönem İzmir’de yayınlanan Ahenk gazetesinde çıkan bir haberi sunuyor. Haberde şöyle yazıyor:
“Frenk Mahallesi’nde bulunan Apollon Salonu’nda her akşam saat 5’ten 6’ya kadar Edison’un buluşu olan kinematograf adlı bir alet vasıtası ile hayret verici bir ustalıkta, hareket halinde bulunan cisimlerin resimlerinin alınması gibi, çok eğlenceli ve seyre değer oyunlar icra edilmektedir. Duhuliye, büyükler için çeyrek mecidiye, çocuklar için on meteliktir.”
Yani Ürük kitabında 12 Aralık 1896’da İstanbul’daki Sponeck Birahanesi’nde yapılan ilk gösterimden hemen önce İzmir’de film gösterimlerinin başladığını, bunun duyurusunun da 10 Aralık 1896’da Ahenk gazetesinde yayımlandığını anlatıyor.
Ahenk gazetesi muhabiri gösterime katılmış
Gazete duyurulara yer vermekle kalmamış bu gösterimlere özel ilgi de göstermiş. 10 Aralık öncesinde başlayan gösterimler devam ederken 13 Aralık’taki gösterime bir muhabir göndermiş. Muhabirin izlenimi de 17 Aralık 1896’da tarihli sayısında yayımlanmış. Muhabir yazıda şöyle yazmış:
“Pazar gecesi, saat 6:00 sıralarında, biz de adı geçen salonda hazır bulunduk. Önce, sahnenin önünde yanmakta olan iki lamba aniden söndürüldü ve salon karanlıklar içinde kaldı. Seyirciler, sırtlarını sahneye doğru çevirerek, karşısında asılmakta olan beyaz bir perdeyi dikkatle izlemeye koyuldular. Biraz sonra, bilinmeyen bir noktadan verilen bir elektrik ışığı ile perde aydınlandı. Daha sonra, perde üzerinde, bir yemek masası etrafında oturup yemek yemekte olan bir aile belirdi. Yemek yiyen aile fertlerinden her birinin bu yemek sırasındaki hareketleri, ayrı ayrı görülmekte…
Seyirciler fevkalade bir hayret ve heyecan içinde bu garip ve inanılmaz manzarayı seyrediyor ve bu aile ile adeta bir arada olmak istiyorlardı. Daha sonra, aile karanlık içinde kayboldu ve bunun ardından perdede, banyo almaya hazırlanan çıplak bir kadın ortaya çıktı ve banyosunu tamamladıktan sonra ortadan kayboldu.
Bunun hemen arkasından; Çar hazretlerini Paris’e götüren tren, perde üzerinde yürümeye başladı. Bu katar daha sonra durdu, kapıları açıldı ve yolcular dışarıya çıkmaya başladılar. Trenin ortadan yok olmasının ardından, beyaz fistanlar giymiş bir aktris, fevkalade bir ustalıkla dans etmeye başlayarak seyircilerin şaşkınlığına neden oldu. Aktrisin perde üzerindeki görünümü ve dans etme biçimi, gerçekten şaşkınlık verici ve tarif edilemeyecek bir güzellikte idi. Bu aktrisin ardından birtakım çamaşırcı kadınlar ortaya çıkarak çamaşır yıkamaya başladılar. Daha sonra da, seyirciler kendilerini Paris’in ‘Republique’ meydanında buldular. Berrak mavi bir gök altında adı geçen meydanın aldığı manzara tasvir edilemez. Etrafındaki muhteşem yapılar, caddenin ortasından geçen tramvaylar ve yolcular net olarak görülebiliyor. İnsan, bu garip manzara karşısında, hayretler içinde kalıyor. Bundan sonra, perde üzerinde, birtakım çocukların raks etmeye başladıklarını görüyoruz. Seyircilerin bunu da bir süre seyretmelerinden sonra, oyun bitmiş oluyor.”
İddia yıllar önce ortaya atılsa da gözden kaçmış
Araştırınca aslında Osmanlı döneminde ilk film gösteriminin İzmir’de yapıldığına dair iddianın yeni olmadığı ortaya çıkıyor. 1996’da Prof. Dr. Rauf Beyru, sinema dergisi Antrak’ın Şubat sayısındaki “İzmir’de İlk Sinema Gösterileri” başlıklı yazısında Ahenk gazetesinin haberinden yola çıkarak Osmanlı döneminde halka açık ilk gösterimin İzmir’de yapıldığını yazmış.
Ancak Beyru’nun yazısı sinema tarihi anlatısında anlaşılan gözden kaçmış. Ürük yıllar sonra Sinema Tarihinde İzmir kitabında Beyru’nun yazısını referans alarak bu iddiayı tekrar dillendiriyor. Ki Ürük iddialı. Kitabında şöyle yazıyor:
“Sonuç olarak bu haberde anlatılan olay sinema tarihi açısından çok önemlidir. Çünkü insanlığın sinema ile tanışmasının üzerinden henüz bir yıl geçmemiştir ve Akdeniz’in incisi İzmir salolarında film makaraları dönmeye başlamıştır.”
Artık ilk gösterimin nerede yapıldığı da tartışmalı
Ürük’ün kitabından İzmir’deki film gösterimlerinin halk tarafından büyük bir heyecanla karşılandığını da anlıyoruz. 1922 İzmir yangınında yok olan Apollon Salonu’ndaki gösterimlere ilgi yoğun olunca yine o yangında yanan Laucas Gazinosu da film gösterimleri düzenlemeye başlamış. Hatta rekabeti kızıştırmak için Laucas Gazinosu film gösterim ücretlerini Apollon Salonu’ndaki gösterimlere göre daha ucuz tutmuş.
Sinema tarihimizin ilk dönemine ilişkin kimi bilgiler, birçok arşivden çıkan belgeler sonucu tartışmalı hâle gelmişti. Görünen o ki ilk gösterimin ne zaman ve nerede yapıldığı bilgisi de artık tartışmaya açık…
Kaynak: Aposto