Adnan Ateş’in yazısı;
Dünya yeni bir virüse hazırlıksız yakalandı. İnsanlar bu virüse karşı strateji belirleme konusunda kısa bir süre çaresiz kaldı. Online mecraları kullanarak çaresizliğin çaresini bulanlar hala bu mecralara yabancı olan insanlara göre iş akış süreçlerini başarılı bir şekilde devam edebiliyorlar.
2020’nin ilk aylarından bu yana yerel, ulusal ve küresel medyanın gündemi bahse konu virüs oldu. Gündem hala değişmedi. Uzun süre devam edecek gibi de görünüyor. Çünkü insan yaşamına dair başta sosyal anlamda olmak üzere ekonomik anlamda da yıkıcı etkileri oldu.
Markaların halkla ilişkiler stratejileri için gerçekten de tuhaf bir dönem. Yeni stratejiler belirleniyor ama e-mail ile bülten göndermek, zoom, youtube ve twitter gibi mecralarda online basın toplantıları yapmaktan da öteye gidemiyorlar. Kısacası markalar yeni normal dönemde rakiplerine göre bir adım önde olmak için çaba sarf ediyorlar. Yeterli olduklarını sanıyorlar ama yetmiyor diye düşünüyorum. Medya mensubuna gönderilen mailin okundu bilgisini almak görev tamamlandı anlamına da gelmiyor. Dikkat çekmek için e-mail’in konu kısmına ‘RE:’ yazmakta artık kimsenin dikkatini çekmiyor. Hala bu yöntemler ile başarılı medya ilişkileri yürüttüklerini sana o kadar çok halkla ilişkiler firması var ki…
Pandemi öncesi, gerek basın toplantıları olsun ve gerekse fuar etkinliklerinde markalar farklı performanslarda etkinlik düzenleyebiliyorlardı. Artık bir fuar alanında A markasının fuar ve sergi alanının büyük olması bir şeyi ifade etmiyor. Herkes eşit alana sahip. İzleyici veya katılımcının bilgisayarının ekranının sahip olduğu inç kadar bir alana sahipler. İster KOBİ olsun ister şirketler grubu olsun ürün ve hizmetlerini teşhir ettikleri alan ekran büyüklüğü kadardır diyebiliriz.
Küresel sağlık krizinin yaşandığı bu alışılmadık dönemde halkla ilişkiler mecrasında gezinirken aklımızda bulunması gereken bir nokta;
Birçok PR (Halkla İlişkiler) çalışanı ve uygulayıcısı aslında birer planlamacıdırlar. Stratejileri ve planları genellikle haftalar, hatta aylar öncesinden belirlerler. Bun yaparken de sadece işlerine odaklanıyorlardı. Ama artık öyle değil. Covid-19’u dikkate alarak planlama yapmak zorundadırlar. Bu zorluktan dolayı pandemi öncesi bazı teknikler artık güncel değil ve pratiği oldukça zor (Örn: Bir otel salonunda basın toplantısı düzenlemek gibi).
İşte bu zor dönemde sosyal mecralar ve markanın sosyal mecra çalışanlarına büyük görevler düşüyor. Eskisinden daha fazla aktif ve online olmaları gerekebilir. Markaların finans departmanları sosyal mecralarda görünürlük için reklam bütçesini artırmak zorunda kalabilirler.
Bazı endüstriler için online etkileşim her zamankinden daha uzun sürebilir. Ama endüstri kolu ne olursa olsun sosyal mecralara gereğinden fazla yüklenilmeli diye düşünüyorum (takipçiyi ve/veya hedef kitleyi rahatsız etmeden).
Zoom ve benzeri platformalara gereğinden fazla ihtiyaç duyulacağından dolayı medyaya sunumu yapan ekibin olduğu ortamlara küçük bir tv stüdyosu yatırımı yapılmalı. Neticede bir yayın. Ve her yayında olduğu gibi, ışık, renk ve dekor çok önemli. Kişiden kişilere online erişim için gerekli mini stüdyo yatırım yapılmalı. Hem ekipman hem de ekip yatırımı ihtiyacı doğabilir. Uzun süreli bir süreç göz önüne alındığında ilerleyen süreçte gerekli ve faydalı bir yatırım olduğunu anlamak çok geç olmayacaktır.
POST A COMMENT.