Günlük kararlarımızın yüzde 93’ünü bilinçaltımız veriyor.
Bilinçsiz önyargılar, günlük hayatta ya da iş hayatında insanlar ile ilgili kararların verildiği birçok noktada yaşamımızı derinden etkiliyor. Günlük kararlarımızın yüzde 93’ünü bilinçaltımız veriyor. HILL International Türkiye kurucu ortaklarından Sabine Çalışkan’ın liderliğinde interaktif olarak gerçekleşen kahvaltı sohbetinde bilinçsiz önyargıların karar alma süreçlerini nasıl etkilediği ele alındı.
Bilinçsiz önyargılar gerek özel hayatımızda gerekse iş hayatında bizi oldukça etkiliyor. Günlük hayatta kararlarımızın %93’ü bilinçaltımız tarafından veriliyor. Avusturya merkezli HILL International’ın Türkiye kurucu ortaklarından Sabine Çalışkan‘ın liderliğinde interaktif olarak gerçekleşen kahvaltı sohbetinde bilinçsiz önyargıların karar alma süreçlerini nasıl etkilediği ele alındı.
Avusturya ve Almanya’da “Bilinçsiz Önyargılar & Daha İyi Kararlar Alma“ konularında eğitimler ve stratejik danışmanlık hizmeti veren Sabine Çalışkan konuşmasına başlarken
“Bilinçsiz önyargılar, günlük iş hayatında, insanlar ile ilgili karar verdiğimiz birçok noktada iş ya da İK liderleri olarak bizleri etkiliyor. İnsan Kaynakları profesyonelleri ve liderler olarak karar alma süreçlerinde bilinçsiz önyargılarla düştüğümüz tuzaklar neler, bu tuzakların farkında olup nasıl daha objektif ve bilinçli kararlar alabiliriz üzerine odaklanacağız. Bilinçsiz Önyargıların farkında olmak, liderlerin farklı altyapı ve kültürlerden gelen, birbirinden çok farklı kişilik ve yetkinliklere sahip, çeşitliliği yüksek ekipleri yönetme yetkinliklerini güçlendirir, bize daha açık fikirli ve daha objektif kararlar almayı öğretir. Bilinçsiz önyargıları ortadan kaldıramıyoruz, ancak bu yargıların karar verme süreçlerimiz üzerindeki etkisini nasıl azaltacağımızı öğrenebiliriz.” dedi.
İşe alımda nasıl daha objektif ve doğru karar verebiliriz?
Yapılan araştırmalar yöneticilerin genelde kendilerine benzeyen insanları işe aldığını gösteriyor. Ancak sürekli olarak birbirine benzeyen insanlar işe alındığında, farklı bakış açılarına sahip olunamadığını ifade eden Çalışkan, ‘İnsanların farklı karakterlerde farklı kişiliklerde olması size konulara başka açılardan bakma fırsatı sağlar. Google‘ın liderlik davranışlarına yönelik yaptığı bir araştırmada erkeklere atfedilen yetkinlikler/sıfatlar yüzde 71 oranında iyi lider ya da yönetici olmanın gerekliliklerini karşılıyor. Bu rakam kadınlarda ise sadece yüzde 10. Araştırmaya göre erkeklerin yüzde 71’i kendine güvenen, sorumluluk arzusu gelişmiş, çalışkan, iddialı, tutarlı, mantıklı, sert, agresif, sağlam, iş konularında yetenekli, dinç, duygusal olarak istikrarlı, güçlü, analitik yeteneğe sahip, direkt, dürüst; kadınların ise yüzde 10’u meraklı, yardımsever, sezgili, yaratıcı, anlayışlı, düzenli, diğer duyguların farkında olan yetkinlikler ile tanımlanıyor.
Burada bir hata var. Sadece erkek olduğu için kişinin o pozisyona uygun olduğu düşünülüyor ama yanlış bir düşünce. İK departmanları ile yaptığımız görüşmelerde, eğitimlerde ve toplantılarda onları hep şu konuda uyarıyoruz ve hazırlamaya çalışıyoruz: İşe alımlarda mutlaka kişinin cinsiyetinden bağımsız bireysel yetkinlik ve değerlerine bakılmalıdır“ dedi.
İnsan Kaynakları profesyonellerine özellikle işe alım, performans değerlendirme, terfi-yedekleme planlama, yüksek performanslı ekipler oluşturma, liderlik ve yönetici geliştirme süreçlerinde bilinçsiz önyargılarla düşülen tuzakları, bilinçaltımızın ve düşünme şekillerimizin bizleri nasıl yönlendirdiğini örneklerle anlatan Sabine Çalışkan, ‘Kızlara ve erkeklere davranışlarımız doğmadan önce bile farklıdır. Mesela hamileyken bir çocuğun kız veya erkek olduğunu öğrendiğimizde verdiğimiz tepkiler, sadece onlar için seçtiğimiz odaların renkleri ve kıyafetleri bile cinsiyetlere göre değişebiliyor. Medya bu yüzden aslında çok güçlü ve çok kolay etkilenmemizi sağlıyor, çünkü sürekli olarak aynı şeyleri gördüğümüzde yanlış bile olsa doğru olduğunu düşünmeye başlayabiliyoruz” diye konuştu.
Sabine Çalışkan’ın 117 yerleşmiş önyargıdan, İK departmanları ile en çok etkileşimi olan en temel 10 bilinçsiz önyargı üzerinden örneklendirerek ve çeşitli egzersizler ile yaptığı çalışma bilinçaltına yerleşen olguların fark edilmesini ve bu olguların karar alma süreçlerimizi nasıl etkilediğinin anlaşılmasını sağladı.
POST A COMMENT.