30 Haziran Pazar sabahından herkese günaydın.
Geçen haftaki Trans Pride’ın ardından bugün yapılması planlanan İstanbul Pride’la Onur Ayı’nın sonuna geliyoruz. LGBTİ+ hareketinin polis müdahalesi olmadan buluşabildiği son Onur Yürüyüşü olan 2014’ün üzerinden tam 10 yıl geçmişken İstanbul Pride sosyal medya hesaplarından katılımcılara çanta hazırlama tavsiyeleri verildi. Öneriler arasında olası gözaltılarda tutanak tutabilmek için kağıt ve kalem de var.
Öte yandan: HBO, yapım aşamasındaki Harry Potter dizisinin yürütücü yapımcısı, dizi sorumlusu ve yönetmenini duyurdu. Yeni serinin yönetmeni, The Menu, Succession ve Game of Thrones‘la tanınan Mark Mylod olacak.
Günün Hikayesi‘nde ise bu hafta 11 yılın ardından nihayet kavuştuğumuz Duman var. Geçen hafta çıkan Kufi ve Nerde Benim Kafam parçalarından geriye doğru Duman’ın Türkiye rock tarihindeki özel yerini Murat Meriç yazdı.
SİNEMA
HBO, yapım aşamasındaki Harry Potter dizisinin yürütücü yapımcısı, dizi sorumlusu ve yönetmenini duyurdu.
- Kadro: Ünlü serinin dizisini, The Menu filmi, Succession ve Game of Thrones dizileriyle tanınan Mark Mylod yönetecek.
- Ek olarak: Succession, His Dark Materials ve Killing Eve dizileriyle tanınan Francesca Gardiner ise dizi sorumlusu ve senarist olarak projede yer alacak. Gardinier, yürütücü yapımcılığı da Mylod ile birlikte üstlenecek.
Amerikan Film Sanatları ve Bilimleri Akademisi (AMPAS ya da kısaca Akademi), 487 kişiye üyelik daveti gönderdi.
- Nedir? Akademi, her yıl çeşitlilik ve liyakat ilkelerini koruyarak yeni sanatçılara ve endüstri yöneticilerine üyelik teklifi gönderiyor.
- İstatistikler: Bu yıl davet edilen 487 kişinin yüzde 44’ünü kadınlar, yüzde 56’sını ABD dışından kişiler oluşturuyor; aralarında 19’u Oscar ödüllü, 71 Oscar adayı isim var.
- Bir adım geriden: Akademi geçen yıl 398 kişiye davet göndermiş, aralarında MUBI’nin kurucusu Efe Çakarel ve görsel efektler alanında animasyon sanatçısı olarak çalışan Arslan Elver de yer almıştı.
Oyuncu Isabelle Huppert’e, Lumière Festivali’nin onur ödülü takdim edilecek.
- Süreç: Ödül, Lyon’daki festivali düzenleyen ve Lumière Ödülleri’ni dağıtan, klasik sinemaya adanmış Lumière Enstitüsü tarafından veriliyor.
HAFTANIN FRAGMANLARI
Nosferatu; sinema tarihinin ve korku sinemasının mihenk taşlarından Nosferatu’yu ve uyarlandığı Dracula romanını, modern bir yorumla yeniden karşımıza çıkarıyor. Başrolünde Bill Skarsgård ve Nicholas Hoult’un yer aldığı, Robert Eggers’ın yazıp yönettiği filmin 3 Ocak 2025’te gösterime girmesi planlanıyor. Fragman burada.
Here; birkaç ailenin farklı nesillerini ve yaşadıkları özel yeri konu alıyor ve insan olma deneyimini en saf hâliyle işliyor. Forrest Gump’ın yönetmeni Robert Zemeckis ve oyuncuları Tom Hanks ile Robin Wright’ı yeniden biraraya getiren filmin 29 Kasım’da gösterime girmesi planlanıyor. Fragman burada.
Heretic; yabancı bir adamın evinde bir kedi-fare oyununun içine çekilen iki dindar genç kadının yaşadıklarını konu alıyor. Başrolünde Hugh Grant’in yer aldığı korku filminin 22 Kasım’da gösterime girmesi planlanıyor. Fragman burada.
The Ministry of Ungentlemanly Warfare; 2. Dünya Savaşı sırasında Winston Churchill’in emriyle başlatılan gizli bir görevde hayatını ortaya koyan askerleri ve Naziler’e karşı elde ettikleri zaferi konu alıyor. Aksiyon sinemasının önemli ismi Guy Ritchie’nin yönettiği, başrolünde Henry Cavill’in yer aldığı film, 25 Temmuz’da Prime Video’da yayınlanacak. Fragman burada.
MÜZİK
Lil Nas X, Netflix’in 3 Temmuz’da yayınlanacak filmi Beverly Hills Cop: Axel F için Here We Go! isimli bir tekli yayınladı. Parça, Eddie Murphy’nin yönettiği devam filminin tema şarkısı olarak kullanılacak.
- Saygı duruşu: 1984’te başlayan Beverly Hills Cop serisinin dördüncüsü olacak filmin şarkısı, Harold Faltermeyer’ın 1980’lerde ikonikleşen Axel F parçasından bir sample kullanıyor.
28 Haziran Cuma gecesi Glastonbury’de sahneye çıkan Dua Lipa, Tame Impala’dan Kevin Parker ile sürpriz bir düet yaptı ve grubun 2015 hiti The Less I Know the Better’ı seslendirdi.
- Daha önce: Kevin Parker, Dua Lipa’nın son albümü Radical Optimism’deki yedi parçanın ortak yapımcılığını ve yazarlığını üstlenmişti.
Ocak 2021’de hayatını kaybeden SOPHIE’nin son albümü, 27 Eylül’de Transgressive ve Future Classic aracılığıyla dinleyiciyle buluşacak.
- İlk tekli: Yapımın çıkış teklisi Reason Why’da müzisyene BC Kingdom ve Kim Petras eşlik ediyor.
- Daha önce: Sanatçı, tek stüdyo albümü Oil of Every Pearl’s Un-Insides’ı Haziran 2018’de yayınlamış ve 2019’da En İyi Dans/Elektronik Albümü dalında Grammy adaylığı kazanmıştı.
YENİ TEKLİ
Grunge Alla Turca: 11 yıl sonra nihayet Duman
11 yıllık hasret bitti ve Duman, geçen pazartesi iki yeni şarkıyla huzura çıktı. Çok zamandır bekliyordum, tam saatinde randevuya yetiştim ve şarkıları heyecanla dinledim. İlk izlenimimi X’te şöyle aktardım:
“Nerde Benim Kafam şahane rock’n roll—ki Duman’dan beklediğimiz tam da buydu; Kufi muazzam konser şarkısı olmuş.”
Şarkılar dinledikçe güzelleşti ama Kufi, daha da güzelleşti. Eminim herkes dinledi, anlatmaya gerek yok ama şunu söylemek elzem: Duman, her zamanki Duman; sözünü esirgememiş, içinden geleni söylemiş. Üstelik çok da güzel söylemiş. Bu, hele ki içinde bulunduğumuz günlerde, çok değerli.
Şu cümleyi yıllardır çekincesiz kuruyorum: Duman, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük rock grubu. Bu iki şarkı, neden böyle olduklarını bir kere daha gösterdi ya da tersinden bakarsak, tam da bu yüzden bu şarkılar çok güzel. Her şeyden önce samimiler. Sahiciler ve cümlelerini metaforlara sığınmadan dümdüz kuruyorlar. Müzik derseniz, zaten muazzam. Başından beri böyle. Değişmiyorlar ama bu iyi anlamda bir değişmeme hâli. Elbette yeknesak bir hat üzerinde ilerlemiyorlar. Bunun için, yapacaklarını her seferinde daha büyük merakla bekliyoruz. Kendi adıma konuşayım, bekliyorum.
Kısa Duman tarihi
1999 yılında dinleyiciyle buluşan ilk albümleri “Eski Köprünün Altında” çıkmadan ortalığı karıştırmıştı. Ekip, öncesinde Mad Madame adıyla çalışmalar yapmış, Duman’a dönüştükten sonra verdikleri konserler büyük ilgi görmüştü. Ortaköy’de Flatline’da Mad Madame dinleyenler, Seattle’dan aldıkları grunge sosuyla müziklerini süsleyen Duman’ı çok sevmiş, Taksim’den Ankara’ya uzanan hayran kitlesi yavaş yavaş oluşmuştu. Ben de onlardan biriydim ve Ankara’da Duman’ın yolunu gözlüyordum, İstanbul seyahatlerimi onların sahneye çıktığı güne denk getirmeye çalışıyordum.
Konserlerde pişen, gide gele ezberlediğimiz şarkıların yer aldığı albümü hasretle beklerken Duman’ın rock tarihini değiştireceğini bilmiyorduk elbette. O yıllardaki genç heyecanımızla defalarca dinlediğimiz albüm, bir sonraki adımı sabırsızlıkla beklememize vesile olmuştu.
2002 tarihli “Belki Alışman Lazım”, sadece Duman tarihinin değil memleket rock tarihinin de kırılma noktalarından biri. Her Şeyi Yak sayesinde çok daha fazla insana ulaştılar belki ama Bu Akşam‘dan Mânâsı Yok‘a uzanan şarkılarla yerlerini sağlamlaştırdılar.
Üç yıl sonra yayınlanan “Seni Kendime Sakladım” ve 2009’da piyasaya verilen “Duman I / Duman II” başlıklı albümler, Aman Aman‘dan Senden Daha Güzel‘e pek çok şarkıyla tanışmamızı sağladı. Gümbür gümbür gelen topluluk, kocaman bir çağlayana dönüştü ve hepimizi kapsama alanına aldı. Bunu yaparken gözlerini ve kulaklarını memlekette olan bitene ve oradan gelen seslere de dikmişlerdi—ki topladıkları ve aktardıkları, onları başka bir yere koymamızı sağladı.
Alaturka grunge
Dönemin etkin müzik dergisi Roll’un Ocak 2000 tarihli 38. sayısında yayımlanan ilk Duman söyleşisinin başlığı, ekibin tarzını özetliyor: “Ortaköy’de grunge, Seattle’da alaturka.”
Seattle, eğitim için oraya giden Kaan Tangöze’de bir dönüşüme sebep olmuş ve genç solist, kulağını alaturka seslere açmış. Özdemir Erdoğan’dan Münir Nurettin Selçuk’a uzanan bu sesler, Duman yolculuğunun belirleyicileri aslında. Topluluğun bas gitaristi Ari Barokas, çocukluğundan kulağına dolan bu seslerle Duman’ın alaturkaya daha da yakınlaşmasını sağlayan isim. Ekibin üçüncü ayağı Batuhan Mutlugil ise Batı’yla aradaki dengenin koruyucusu.
Duman’ın bunca sevilmesinin sebebi, biraz da bu formülün başarıya ulaşması. Bir yanda grunge, diğer yanda alaturka; rock sosu bir hayli fazla ama arabesk de ihmal edilmemiş. Bütün bunlar yapılırken, özgün bir hat yakalanmış üstelik. Daha ne olsun?
Tam da bu yüzden, sahnede Âşık Mahzuni Şerif türküleri söylemeleri, Neşet Ertaş yorumlamaları ya da Müslüm Gürses’in meşhur ettiği Olmadı Yar‘ı (onunkine benzeyen bir yorumla) repertuvara almaları, kimseyi şaşırtmıyor. Müslüm Gürses’le turneye çıkmaları da öyle.
En başından beri aykırı ama asla yadırganmayan hareketler bunlar. Duman, her şeyden öte sahiciliğiyle insanları yakalıyor. Bir kere daha söyleyeyim: Samimiler, dürüstler, memleket meselelerinin dışında değiller ve şahane reflekslerle kendilerini bir anda gündemin ortasında bulabiliyorlar. Yeni albümün çıkış şarkısı Kufi, biraz da bu yüzden sevildi.
Eyvallah‘tan Kufi‘ye
11 yıl önce, tam da içinde bulunduğumuz günlerde hepimiz aynı şarkıyı dinliyorduk: “Biberine gazına / Copuna sopasına / Tekmelerin hasına / Eyvallah” sözleriyle başlayan Eyvallah, ODTÜ’deki olaylar üzerine yazılmış bir şarkıydı ve yeni albüm için kaydedilmişti. Polis, Gezi Parkı’nı korumak üzere orada nöbete duranlara saldırdığında ekip, bu şarkıyı YouTube üzerinden paylaştı ve olayların akışı değişti. Eyvallah, Gezi direnişinin simge şarkısı oldu; tarihe böyle geçti.
İlerleyen haftalarda yayınlanan “Darmaduman”, Duman’ın (aralarda yayınlanan konser albümlerini ve toplamaları saymazsak, Duman I ve Duman II’yi de tek albüm olarak kabul edersek) beşinci albümleri. Altıncının zamanı gelmişti, geçiyordu bile.
Kaan Tangöze’yle 2022 yılının başlarında BantMag adına bir söyleşi yapmış, beklenen soruyu sormuştum: “Yeni Duman albümünü ne zaman dinleyebileceğiz?” Cevap, heyecanlıydı:
“Yeni beste çok. Bende de var, Batuhan ve Ari’de de… Toplasak belki 50-60 beste var elimizde. Bunların yarısına bakmışızdır beraber ama hep araya bir şey giriyor, tamamına erdiremiyoruz. Dağılıyoruz, birleşiyoruz, bir şeyler değişiyor, pandemi oluyor, şarkılar bir türlü ortaya çıkamıyor. Bunun için konsantre olup stüdyoya girmemiz gerekiyor. Girmeye karar verdikten sonra bir ayda çalar çıkarız.”
Beklentiyi artırmış, sabırsızlanmıştık. Albüm, iki yıl sonra tamamlanabildi. İlk iki şarkı önümüzde ama diğerleri için heyecanımız sürüyor. Üstelik daha da sabırsızız çünkü şarkıların ikisi de mükemmel.
Başta söylediğim gibi, şarkıları uzun uzun anlatmaya gerek yok çünkü uzun uzun dinleyeceğiz. En azından diğer 14 şarkı yayınlanana kadar… Liseli bir çocuk heyecanıyla, ilk aşkını yaşayan bir ergen sabırsızlığıyla beklediğim şarkılar bunlar. Her şey bir yana, bana bunu yaşattıkları için Duman’a ne kadar teşekkür etsem az.
Kaan Tangöze yukarıda andığım söyleşimizin bir yerinde şunu söylemişti:
“Bazen kendi aramızda konuşurken ‘Bir Duman festivali yapalım’ diye dalga geçiyoruz. Sırayla çıkalım, solo solo çalalım, en sonunda Duman’la ortalığı karıştıralım…”
Festival hâlâ şahane fikir ama bu yazın Duman konserlerinin festivali aratmayacağı muhakkak. Bilhassa Kufi, ortalığı daha çok sallayacak. Yeni şarkılar, albüm öncesinde (amiyane tabirle söyleyecek olursak) belki gazımızı alır ama yetmez. Yine de bu yaz bir Duman konserinde buluşmak elzem. Nerede olursa olsun. Söyleyecekleri çok şey var çünkü.
EDEBİYAT
“Çocukluk Şenliktir!” temasıyla düzenlenecek 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın “Onur Yazarı” olarak ağırlayacağı isim, Çocuk ve Genç Yetişkin Edebiyatı alanındaki eserleriyle tanınan Yalvaç Ural olacak.
- Ne zaman? Fuar, Tüyap Fuarcılık Grubu ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle 2-10 Kasım tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.
- Editörün notu: Fuar bünyesinde ağırlanacak konuk yazarları ve katılımcı yayınevlerini buradan takip edebilirsiniz.
Varlık dergisi tarafından 30 yaş ve altındaki şiir ve öykü yazarlarına verilen 2024 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nin kazananları belli oldu.
- Ödül alanlar: Şiir kategorisinde Elif Akyol’un Mezarlıkların Kuşattığı Arzular‘ı, öykü kategorisinde ise Zelal Dicle Baz’ın Misafir Evinde Ölmek dosyası ödüllendirildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türk Dil Kurumu, dilde eşitlikçi ve şiddetsiz söylemlerin teşvik edilmesi adına güçlerini birleştirme kararı aldı.
- Neden önemli? Proje ilk etapta atasözleri ve deyimleri inceledi. TDK; “hanım köylü,” “kız başına,” “erkek sözü,” “karı kılıklı,” “kadın kısmı” ve “kız gibi ağlama” gibi ifadeleri cinsiyetçi söylem olarak değerlendirdi ve literatürden kaldırdığını duyurdu.
HAFTANIN KİTAPLARI
Yakup’un Kitapları, Olga Tokarczuk: Nobel ödüllü yazarın kaleminden çıkan kitap, 18. yüzyıl Polonyası’nda dinî ve kültürel sınırları aşan bir figür olarak Musevi, Hıristiyan ve Müslüman geleneklerinden beslenen Yakup Frank’ın çalkantılı hayatını anlatıyor.
Burada Olmak Muhteşem, Marie Darrieussecq: Araştırma, modernizmin öncü figürlerinden biri olan dışavurumcu ressam Paula Modersohn-Becker’ın sanatını ve kadın olarak karşılaştırdığı zorlukları ele alarak eşsiz bir yaşam öyküsünü aktarıyor.
Benden Kalan Senindir, Stephanie Scott: Günümüz Tokyosu’nda geçen ve gerçek bir olaydan esinlenen kurgu, genç bir kadının annesinin cinayeti ardındaki gizemi araştırmasını konu alıyor. Roman, evliliği sonlandırmak için tutulan kişilerin icra ettiği wakaresaseya mesleği çerçevesinde işleniyor.
Sayın Bay Rock Yıldızı, Teoman: Müzisyenin şarkı yazarlığından sonra romancılıkta da kendini gösterdiği kitap, 46 yaşında “neredeyse mizantrop bir rock yıldızı” olan Timur’un hayatla kurduğu ilişkiyi anlatıyor.
Orwell’in Gülleri, Rebecca Solnit: Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Kurgu Dışı Ödülü finalisti, George Orwell’in doğa ve bahçıvanlıkla olan ilişkisi gibi daha az bilinen yönlerinden yola çıkarak, bu ilgilerin yazarın siyasi görüşleriyle iç içe geçişi üzerinden bir anlatı kuruyor.
- Editörün notu: Yeni çıkanlardan öneriler, edebiyat dünyasından haberler ve yazarlarla röportajlar için Aposto Kitap’ı da takip edebilirsiniz.
PAZAR ÖNERİLERİ
Bir podcast: Komedi programı Call Her Daddy’nin yeni bölümü, Demi Lovato’yu ağırlıyor ve büyüme çağında Disney Channel’ın en büyük yıldızlarından biri olmanın sanatçıyı nasıl etkilediğini konu alıyor.
Bir röportaj: Alternatif rock üçlüsü HotWax, NME’ye verdikleri röportajda ilk albüm planları ve rock ikilisi Royal Blood ile turda olmak üzerine konuşuyor.
Bir makale: Inkoo Kang’in The New Yorker’da yayımladığı inceleme, Chicago’da bir restoranı konu alan Hulu dizisi The Bear’in yeni sezonunun, önceki iki sezonun başarısını yakalayamadığını ifade ediyor.
Kaynak: Aposto
EKOVİZYON DERGİ – ekovizyon.com.tr
POST A COMMENT.