El Kaide’den HTŞ liderliğine: Esad’ı deviren Ebu Muhammed el Golani kimdir?

Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Golani, Cuma günü CNN‘de yayınlanan röportajında, “Hedeflerden bahsettiğimizde, devrimin amacı bu rejimi devirmek olmaya devam ediyor. Bu hedefe ulaşmak için elimizdeki tüm araçları kullanmak bizim hakkımızdır” diyerek, yıllardır tek amacının Beşar Esad yönetimini devirmek olduğunu söyledi.

Esad’ın devrilmesiyle sonuçlanan taarruzu başlatan cihatçı örgüt lideri artık değiştiğini iddia ederken Kürtler, Aleviler, Dürziler ve Hıristiyanlara ılımlı mesajlar yolluyor:

“Kaos dönemlerinde belirli kişiler tarafından azınlıklara karşı bazı ihlaller oldu, ancak bu sorunları ele aldık. Kimsenin başka bir grubu ortadan kaldırma hakkı yok. Bu mezhepler bu bölgede yüzlerce yıldır birarada var oldular ve hiç kimse onları ortadan kaldırma hakkına sahip değil.”

Perspektif: Golani, 2016’da El Kaide ile bağlarını kopardığından beri kendisini daha ılımlı bir lider olarak konumlandırıyor. Ancak Batılı ülkeler ve analistler Golani’nin “ılımlı yaklaşımını” inandırıcı bulmuyor çünkü HTŞ hâlâ terör örgütü olarak tanımlanıyor. Fransa Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nden (CNRS) Siyasal İslam uzmanı Thomas Pierret, Golani için “O pragmatik bir radikal” diyor. Pierret, cihatçı İslam Devleti grubuyla rekabet etmeye çalıştığı savaş dönemine atıfta bulunarak, “2014’te radikalizminin zirvesindeydi” dedi. “O zamandan beri söylemini yumuşattı” diye ekliyor.

  • Uzun yıllar boyunca göz önünde olmayan Ebu Muhammed el Golani, artık sık sık açıklamalar yapıyor, uluslararası medyaya röportajlar veriyor.

11 Eylül sonrası değişimi

1982 doğumlu Golani, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Şam’ın lüks semtlerinden Mazzeh’te büyüdü. Golani, 27 Kasım’da başlattığı saldırı sırasında açıklamalarını gerçek adı olan Ahmed el Şara ile imzalamaya başladı. 2021’de PBS’ e verdiği demeçte, takma adının Golan Tepeleri’ndeki aile köklerine bir gönderme olduğunu ve büyükbabasının 1967’de İsrail’in bölgeyi ilhak etmesinin ardından kaçmak zorunda kaldığını öne sürdü.

Middle East Eye haber sitesine göre, Golani cihatçı düşünceye ilk olarak 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra kapıldı. Sitedeki haberde, “11 Eylül saldırganlarına duyduğu hayranlığın bir sonucu olarak, Şam’ın marjinal banliyölerinde gizli vaazlara ve panel tartışmalarına katılmaya başlayan Golani’nin hayatında cihatçılığın ilk işaretlerinin ortaya çıkmaya başladığı” ifade edildi.

Beş yıl tutuklu kaldı

Golani, ABD liderliğindeki Irak işgalinin ardından savaşa katılmak için Suriye’den ayrıldı. Ebu Musab el Zerkavi liderliğindeki Irak El Kaidesi’ne katıldı ve daha sonra beş yıl boyunca tutuklu kaldı. Mart 2011’de Suriye’de Esad yönetimine karşı isyan patlak verdiğinde ülkesine döndü ve El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi’ni kurdu.

2013’te, daha sonra IŞİD terör örgütünün lideri olacak olan Ebubekir el Bağdadi’ye biat etmeyi reddetti ve bunun yerine El Kaide’den Eymen el Zevahiri’ye sadakat yemini etti.

İlk röportaj

Golani ilk röportajını Katar merkezli Al Jazeera’nın Mısırlı muhabiri Ahmed Mansur’a verdi. Yüzü eşarpla sarılı ve sırtı kameraya dönüktü. Golani, bu röportajda Suriye’nin şeriat yasalarına göre yönetilmesi gerektiğini ve ülkede Alevi, Şii, Dürzi ve Hristiyanlara yer olmadığını söyledi.

Ancak: Mayıs 2015’te İslam Devleti’nin aksine Batı’ya karşı saldırı düzenlemek gibi bir niyetleri olmadığını söyleyen Golani, ayrıca Esad’ın yenilmesi hâlinde, başkanın aşiretinden gelen Alevi azınlığa karşı intikam saldırıları olmayacağını ilan etti.

El Kaide’yle bağlarını kopardı

El Kaide ile bağlarını koparan Golani, bunu Batı’nın kendi örgütüne saldırmak için sebep bulamaması amacıyla yaptığını savundu. Ocak 2017’de Golani, Suriye’nin kuzeybatısındaki rakip İslamcı gruplara HTŞ ile birleşmeyi dayattı ve böylece İdlib vilayetinde hükümetin elinden çıkan bölgelerin kontrolünü ele geçirdi.

HTŞ, kontrolü altındaki bölgelerde sivil bir hükümet kurarak İdlib vilayetinde bir devlet görünümü oluşturdu ve isyancı rakiplerini yendi. Bu süreç boyunca HTŞ, bölge sakinlerinin ve hak gruplarının, muhaliflere karşı BM’nin savaş suçu olarak sınıflandırdığı acımasız ihlallerde bulunduğuna yönelik suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

Kaynak: Melis Gülbaş,

Aposto

Facebook Comments

POST A COMMENT.