Brexit ile birlikte İngiltere AB kotalarından kurtulacak

Adnan Ateş’in Röportajı;

“Benim kanaatime göre Brexit bize zarardan çok fayda getirecek. Brexit ile birlikte olması beklenen şey nedir? İngiltere’nin AB’den çıkma istemesinin nedenlerinden bir tanesi de AB’nin kendisine koyduğu ticari kısıtlamaların dışına çıkmak istemesi. Ne olacak Brexit ile birlikte AB’nin dışına çıktığında bir çok ticari ortağı ile birebir ticari anlaşmalar yapabilir hale gelecek. Ve o ticari anlaşmaları AB kuralları ile kısıtlanmadan yapma özgürlüğüne sahip olacak.”

Saxo Capital Markets Türkiye Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu ile Brexit, Türkiye piyasası ve Bitcoin’i konuştuk.

Saxo Capital Markets Türkiye Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu

En büyük pazarlarımızdan bir tanesi de AB pazarı. Brexit’in devreye girmesiyle birlikte pazarımızda daralma olmayacağını tam aksine Türk şirketleri ile İngiliz şirketleri ile ilişkilerinin daha da gelişeceğini altını çizen Divanlıoğlu, Türkiye’nin burada kendi üzerine düşen görevi yapıp İngiltere ile yakınlaşarak aktif rol oynamasında faydalı olacağını söylüyor.

Birkaç hafta önce İngiliz şirketleri ile ortaklıklar yapıldığını, Brexit ile birlikte İngiltere’nin AB kotalarından kurtulacağını belirten Savaş Divanlıoğlu devamla şöyle dedi; “Benim kanaatime göre Brexit bize zarardan çok fayda getirecek. Brexit ile birlikte olması beklenen şey nedir? İngiltere’nin AB’den çıkma istemesinin nedenlerinden bir tanesi de AB’nin kendisine koyduğu ticari kısıtlamaların dışına çıkmak istemesi.

Ne olacak Brexit ile birlikte AB’nin dışına çıktığında bir çok ticari ortağı ile birebir ticari anlaşmalar yapabilir hale gelecek. Ve o ticari anlaşmaları AB kuralları ile kısıtlanmadan yapma özgürlüğüne sahip olacak. Bu ne demektir? Birçok kotadan kurtulacak. İstediği yerlere malını satabilir hale gelecek. Bunun çevresinde de Türkiye ile işbirliğinin artması beklenebilir ki, zaten gördüm birkaç hafta önce İngiliz şirketleri ile ortaklıklar yapıldı. Bunların yoğunlaşması beklenebilir ve Türkiye için yararlı olabilir. Tabi Türkiye’nin de burada kendi üzerine düşen görevi yapıp İngiltere ile yakınlaşarak aktif rol oynamasında fayda var. İngiltere ürettiği şeyleri üretmeye devam edecek. Sadece sattığı yerler bira farklılaşacak. Öbür tarafta da alım yaptığı ülkelerde belki bir miktar daha şekillenecek, AB’nin dışına çıkacak bu da Türkiye ve diğer ülkeler için faydalı olabilir.

Türkiye için 2016 yılında ihracat rakamları çok kötü geçmişti. Bunu bir çok nedene  bağlayan Divanlıoğlu; “İhracatımızın düşün olmasının en büyük nedeni birinci olarak politik belirsizlik, ikinci olarak ülkede olan maalesef çok sıkıntılı darbe girişimi e üçüncüsü de ülkede 2016 yılında cereyan eden terör eylemleri. Birçok şirket kendi içlerinde ki politika da Türkiye’ye giriş ve çıkışı yasakladılar. Dediler ki siz büyük uluslararası şirketsiniz. İçinizde çalışanlarınızın uyması gereken politikalar var. Bu politikalarda hangi ülkelere gidebilir hangi ülkelere gidilemez diye onları yazıyorsunuz. Ve tehlikeli ülkeleri yazıyorsunuz. Diyorsunuz ki şu ülkeye bu ülkeye şuan da gitmene izin vermiyoruz. Çünkü senin hayatın bizler için çok değerli ve bu tür riskler var. Türkiye maalesef 2016’da birçok ülke ve şirket tarafından bu tehlikeli ülkeler listesine alındı. O yüzden o ülkelerin şirketlerinin çalışanları bizim ülkeye gelemez oldu. Bu bizim için neden önemli diyeceksiniz? Tamam turizmimizi etkiledi ama daha çok ticari ilişkilerimizi etkiledi. Çünkü bir ülkede diyelim ki Almanya’nın Türkiye’den bir alım yapması için o şirketten bir görevlinin girip alacağı malın örneğini görmesi gerekiyor. Birçok sanayi odasında ben konuşmalar yapıyorum. Orada ki sunumlarda şuna tanıklık ettim; 15-20 senedir ihracat yaptığı Almanya veya Fransa’da ki bir şirkete bu sene ihracatını yapamıyor. Neden? O şirketten gelmesi gereken müfettiş gelip te malı denetleyemediği için askıda kalmış işlemler var. İkincisi bu tip ortamlarda birçok uluslararası şirket alımlarını başka ülkelere yönlendirmeye başlıyorlar. Neden? Risklerini azaltmak istiyor. Diyor ki; Türkiye’de bu şirketlere ne olacağı belli. OHAL döneminde birçok şirket kapandı, devredildi ve faaliyetleri sıkıntıya girdi. Böyle bir dönemde siz yabancı bir şirketsiniz ve diyorsunuz ki ben alacağım malın kesintiye uğraması riskini alamam. O zaman ne yaparım bende çevrede aynı malı aynı kalitede aynı fiyata yapan başka bir ülke varsa oraya giderim.” dedi.

Bahse konu nedenlerden dolayı rotasını başka ülkelere çeviren yabancı şirketleri geri getirmenin daha da zorlaştığını ve hiçte kolay olmadığını söyleyen Divanlıoğlu, bu tür müşterileri geri çevirmek için iki kat çaba sarf etmek gerektiğini söylüyor.

Bahse konu nedenlerden dolayı rotasını başka ülkelere çeviren yabancı şirketleri geri getirmenin daha da zorlaştığını ve hiçte kolay olmadığını söyleyen Divanlıoğlu, bu tür müşterileri geri çevirmek için iki kat çaba sarf etmek gerektiğini söylüyor. Divanlıoğlu devamla şöyle dedi; “İşin kötü tarafı şu bunları geri çevirmek kolay değil. Yani siz bir Alman şirketisiniz ve malınızı Türkiye’den alıyordunuz. Ham madde olarak ya da son ürün olarak. Bu sıkıntılardan alımınızı çevrede ki başka bir ülkeye yönlendirdiniz. 2 sene sonra Türkiye’de her şey düzeldi ve her şey kolaylaştı. Yeniden Türkiye’ye dönmeniz o kadar kolay değil. Çünkü bu bir proje. Siz maalesef bu işi rakiplerinizin karşısında kaybetmiş durumdasınız. Bunu geri almak için belki iki katı çaba göstermek zorundasınız. OHAL denilen şey bizim için bir şey fark ettiremezse de, hayat kalitemizde herhangi herhangi bir fark yok. Ama belki Türkiye’de bir şirket sahibi olsaydınız bir miktar belki fark edebilirdiniz. İş yaptığımız hangi şirket devam eder, hangi şirket devam etmez. Acaba hangi şirket ile yaptığım işleri dikkatlice yapmalı mı belki onu düşünürdünüz. Yabancılar ise OHAL kelimesine biraz farklı bakıyorlar. Biraz korkutucu, endişe veren bir isim. O yüzden de diyorlar ki aynı malı aynı kalitede başka bir yerden alacaksam oradan alırım. Ya da bir turist Türkiye’ye gelecekse diyor ki iki sene sonra gideyim bu sene gitmeyeyim. Kararlar o kadar çok zor kararlar değildir. Olağanüstü durumdan çıkıp normalleşmemiz bizim için çok yararlı olacaktır.”

2009 yılında Satoshi Nakomoto (Kim olduğunu henüz kimse bilmiyor) isimli olduğu söylenen biri tarafından bir makale yayınlandı. Bu makaleden sonra digital para Bitcoin adı ile tanıştık. 2009 yılından bu yana hızlı yükselişler ve sert düşüşler yaşayarak dünyada varlığını sürdüren Bitcoin, bir çok coğrafyada üretilip kullanılmaya başlandı. Bundan sonra bir çok isim ile farklı ‘Coin’lerde türemeye başladı. Bitcoin adı her ne kadar genel bir ad olsa da piyasanın en bilinen ve en değerli parası olduğu için sanal yani digital paralar bu isim ile anlatır. Suç örgütlerinin sıklıkla kullandığı bu digital paraya finans çevreleri temkinli yaklaşmakta fayda olduğunu tavsiye ediyorlar.

Gelecekte finans kuruluşlarını kendi digital paralarını yapacaklarını söyleyen Savaş Divanlıoğlu, Bitcoin’in çıkış noktasının olumlu bir hikaye olmadığı, genelde gri ve kara paraları aklamak için tercih edildiğini, yatırım için de kesinlikle tavsiye etmediğini söylüyor. Saxo Capital Markets Türkiye Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu, Bitcoin ve digital paralar hakkında şunları söyledi;

Bitcoinin çıkış noktası çok olumlu bir hikaye değil. Aslında tamamen denetlenen paranın dışında denetlenmeyen bir para birimine gidip belki biraz daha gri ve kara işleri finanse etmek için çıkarılan bir para birimi.

“Bitcoin elektronik para birimlerinin en popüleri. Emniyet açısından en emniyetli olan para gibi gözüküyor. Büyük bankaların neredeyse hepsinin üzerinde çalıştığı bir olay. Çok yakın bir zamanda göreceksiniz ki bir çok büyük banka bu elektronik para işine girmeye başlayacaklar. Kendi elektronik paralarını yapacaklar. Bitcoinin çıkış noktası çok olumlu bir hikaye değil. Aslında tamamen denetlenen paranın dışında denetlenmeyen bir para birimine gidip belki biraz daha gri ve kara işleri finanse etmek için  çıkarılan bir para birimi. Buda ne demektir çıkış noktası ve amacı güvenli değildir. Kullanım yollarından bir tanesi de hala para aklamanın kolaylığı açısından içerisinde olmak istemediğimiz bir işlemdir. O yüzden volaritesi çok yüksek bir para birimi. O yüzden almayı ya da satmayı kesinlikle tavsiye etmediğimiz görüne bilirliği ve tahmin edilebilirliği çok çok düşük bir para birimi.

Böyle dedikten sonra pozitif tarafından da bakmak lazım. Elektronik para birimleri önümüzde ki 5 yıl içerisinde müthiş derece de  önemli olacak. Bunu çok iyi takip etmemiz lazım. Hangi teknoloji bu yönde giderse o tarafa doğru yatırımcı olmakta fayda var. Çünkü mutlaka gelecekte de elektronik para birimi olacaktır tüm dünyada. O yüzden dikkat edilmesi ve takip edilmesi gereken bir yer.”

Ekovizyon Dergi/ekovizyon.com.tr

Facebook Comments

POST A COMMENT.