2017 yılını 20.000 doları test ederek kapatan Bitcoin, 2018 yılında yoluna düşüşler ile devam ediyor. Zaman zaman 9.000 doların altına inen daha sonra 13.000-14.000 doları test eden Bitcoin artık hızlı yükselişler yaşamıyor tam aksine grafiklerin düşüşe daha çok meyilli olduğunu görüyoruz. Bu özelde Bitcoin ve genel anlamda ise Kripto Para Ekosisteminin geleceği için tehlikeli bir durum mu? Bence değil. Tam aksine bu durgunluk toparlanma ve ileriye dönük yükselişler için sağlam bir temele oturma hareketleridir.
Olumsuz görüş beyan eden klasik ekonomistler, siyasetçiler ve değişim ile gelişime kapalı sermayelerin şaşıracakları bir seviyeye geleceği ön görülüyor.
Değişime her zaman müsait olan insan soyu yeni teknolojiler üretip birbirlerine toplumsal üstünlük sağlamak için AR-GE faaliyetlerini her sektörde aralıksız sürdürüyorlar. Kripto Para sektörü bir çok ülke için büyük fırsatlar barındırmakta. Örneğin 2008 Amerika Krizi’nin ilk günah keçisi İzlanda’ya bakmamızda yarar var. Yeraltı termal enerjisi ve rüzgar enerjisi avantajlarıyla enerji tüketiminin ucuz olduğu bu ülkede dünyanın en büyük Kripto Para Mining (Madencilik) tesisleri faaliyette. İzlanda hükümeti/leri bu tür girişimlere 2009’dan bu yana hep aynı şekilde olumlu baktılar. Hala da aynı şekilde bakmaya devam ediyorlar. İzlanda Devlet Hazinesi’ne katma değer kazandıran bu işletmeler blockchain.info web sitesinde ki havuz grafiğinde dünyanın sayılı madencilik tesisleri arasında yer alıyorlar.
Gelelim Gürcistan örneğine! Gürcistan mucizeler yaratmaya devam ediyor. Tiflis yakınlarında ki tekno bölgesinde Bitfury adlı işletme Blockckahin veri hizmeti veriyor. Ve dünyanın sayılı veri merkezlerinden bir tanesi.
Petrolü veya yeterli oranda ihraç ürünü olabilecek yeraltı madeni olmayan Gürcistan çözümü geleceği görerek Blockchain’de görmüş. Bitfury tesisi kapasitesini her geçen yıl artırmaya devam ediyor.
Teknolojileri zaten ileride olan Güney Kore ve Japonya örneklerini vermeye gerek yok. Japonya piyasasında satışa sunulan her telefonun içeriğinde Kripto Para Wallet (Cüzdan) yüklü bir şekilde tüketiciye sunuluyor. Bu örnekle ülkenin Kripto Para piyasası hakkında yeterli örnek vermiş olabileceğimi düşünüyorum.
Çin! Dünya ne yaparsa yapsın kendi kontrolünde olmayan bir teknolojiye asla müsaade etmeyen dev bir ülke. Kendine münhasır WhatsApp ve Twitter uygulamalarını geliştiren Çin, Kripto Para sektörünün en büyük oyuncularından. Madencilik havuzu grafiğinde en büyük paya yani dilime sahip olan Ant Poll ve diğerleri Çin’de faaliyet göstermektedirler. Bu havuzun en büyük pay sahibi Çin’dir. Elektrik ucuz ve hükümet bu tür yatırımlara olabildiğince tolarans göstermekte. Aynı Çin kendi kontrolünde olmayan Kripto Para 2. El piyasasını da barındırmıyor. Yani kontrol edemediği, denetleyemediği borsalara izin vermiyor.
İsrail elmas destekli Kripto Parası’nı çıkarıyor. İran bile konuya olumlu yaklaşmakta ve ekip oluşturarak mercek altına almış durumda. Türkiye’de durum oldukça vahim. Ülke Diyanet’in ‘Caiz değildir’ fetvasına takılmış durumda. Sermaye Piyasası Kurulu’nun Dr. Abdurrahman Çarkacıoğlu imzası ile Aralık 2016’de çıkarmış olduğu ‘Bitcoin Raporu’na rağmen mevzuat ve yaklaşımda herhangi olumlu bir yaklaşım henüz yok. Çarkacıoğlu, bahse konu raporun son paragrafında konunun mercek altına alınmasında fayda olduğunu ve devletin denetiminde bir borsanın olması gerektiğine dair uyarılar yapılmıştı.
Türkiye’de hal böyleyken küçük yatırımcılar dünyanın dev Kripto Para borsalarına her gün milyonlarca dolar para göndererek Bitcoin sahibi olmaya çalışıyorlar. Yani yatırım bedelleri yurtdışına gidiyor.
Özel sektör, bankalar ve üniversiteler bu konuda devletten bir adım önde gidiyorlar diyebiliriz. Örneğin market hacmi olarak 3. sırada olan ve madenciliği yani üretimi olmayan Ripple ile Akbank 2017 yılında anlaşma imzalayarak bir ilke imza attı. Yüzlerce işletme Bitcoin ile ödeme kabul etmeye başlamış durumda. Döner zincir markası Kasap Döner Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini duyurdu.
Rusya konuya oldukça hâkim. Moskova’da devlet üniversitesi ‘Blockchain’ eğitimlerine 2017 yılında başladı. Bitcoin’den sonra gerek market hacmi ve gerekse birim değeri olarak en değerli Kripto Para olan Ethereum’un yaratıcısı Vitalik Butterin Rus kökenli bir yazılımcı.
Brexit oldu mu olacak mı tartışması artık eskisi gibi bir önem de arz etmiyor. Bu ayrılık mutlaka olacak ama küresel ekonomide konuşulan birinci gündem maddesi şüphesiz Kripto Paralar ve bu paralara altyapı hizmeti veren, gelecekte de birçok sektörün istifade edebileceği Blockchain’dir diyebiliriz.
Bankacılar Ripple gerçeğine rağmen Kripto Paralar ile ilgilenmediklerini ama Blockchain ile ilgilendiklerini söylemeye imtina gösterirler ama Blockchain teknolojisinin bankacılığı bitirecek bir teknoloji olduğunun sanırım henüz farkına varmamışlar. Gelecekte bankalar mobil teknolojiyi kullanamayan insanların gidip sadece elektrik, telefon, doğalgaz ve su faturalarını ödeyebilecekleri birer fatura ödeme merkezi olacakları tahmin ediliyor. Blockchain ve Bitcoin gerçeğinin farkına varan bankalar teknoloji altyapılarını revize ederlerse şüphesiz daha güçlü bir şekilde yollarına devam edecekleri de ön görülmektedir.
Kripto Para ekosisteminin ezber bozucu hızlı yükselişine karşı olumsuz görüş beyan eden ekonomistlerin varlığı her zaman olacaktır. Ama bu karşı duruş bu paraların sokakta kullanılmasına engel olamayacaktır. Devletleri var eden bireylerdir. Bireylerin tercihleri devletlerin iktisadi stratejilerini belirler ve hatta devletlerin varlıklarını sürdürebilmeleri için geliştirmek zorunda oldukları stratejileri bireylerin istek ve taleplerine göre belirleme mecburiyetleri olduğundan bu dijital devrime karşı durmanın iyi bir strateji olmayacağı kanaatindeyim. Bireyler günümüzde Kripto Para piyasasına erişmekte ve bu paralara sahip olmakta zorlanmalarına rağmen bir şekilde birer oyuncu olmak için her türlü çabayı göstermekten geri kalmıyorlar.
Bunun etkilerini sosyal medyada ve Google arama sonuçlarında görebiliyoruz artık. 2017 yılında Google’da en çok aranan kelime ‘Bitcoin’ olarak karşımıza çıkıyor.
Para bittiği için Kripto Para çıkmadı. Tıpkı taş bittiği için Taş Devri’nin kapanmadığı gibi. İnsan soyu sürekli kendi eliyle icat ettiği eski teknolojiler tüketip yeni teknolojiler geliştiriyorlar.
Bu teknolojilere coğrafyamızın inanç hassasiyetleri ile yaklaşmamız bizi geri götürmekten ve birer tüketici yapmaktan başka bir şey getirmeyecektir.
Ekovizyon Dergi/ekovizyon.com.tr
POST A COMMENT.