Ana teması “Devlet, Ekonomi Politikası, Vergilendirme ve Kalkınma” olarak belirlenen 7. Uluslararası Ekonomi Politik Konferansı Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Göztepe yerleşkesinde gerçekleştirildi.
TÜRKİYE’DE SANAYİ DEVRİMİ ŞART
Küresel Finanstan Neo liberal politikalara, sosyal politikalardan günümüzdeki sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok konunun ele alındığı konferansa üniversite öğretim üyeleri ve akademisyenlerin yanı sıra çok sayıda katılımcıların ilgi göstermesi dikkat çekti. Konferansta konuşan Işık Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Doktor Hacer Ansal son dönemde gündemde olan sanayide 4.0 sanayi devrimi konusunda açıklamalarda bulundu. Ansal, TÜSİAD ve Sanayi Bakanlığın kısa bir süre önce Almanya’ya giderek burada incelemelerde bulunduğunu ifade ederek Türkiye’de sanayi devriminin artık şart olduğunu ifade etti. Sistemde tam bir entegre olduğunu da sözlerine ekleyen Ansal, sanayi 4.0 Sanayi devriminin gerçekleşmesiyle üretimin her bir aşamasında entegrasyonun sağlanabileceğini belirtti.
SERMAYE, FİNANS SEKTÖRÜNE KAYDI
Hacer Ansal’dan sonra kürsüye çıkan Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Şule Daldal ise eski ve günümüzdeki sosyal politikalar ve devletin rolü konusunda bir konuşma yaptı. Daldal, günümüzde kar oranlarının faizden daha yüksek olduğuna dikkat çekerek bu oluşumun sermayenin yönünü de tayin ettiğini söyledi. Daldal konuşmasını şöyle sürdürdü: ” Kar oranları faizden daha yüksek buda sermayenin nereye yönleneceğini belirliyor. Sermayenin finansa kaydığı durumlarda ortaya ciddi kayıplar ortaya çıkıyor. Eski sosyal politikalar anlayışında toplum bir sınıftı ve sosyal devlet anlayışı tam anlamıyla uygulanabiliyordu ancak günümüzde bu söz konusu değil”.Oluşturulan yeni sosyal politikalarla emeğin sermayeye tarafından ezildiğine dikkat çeken Daldal, rekabet ortamının yok edilerek toplumlara Neo liberal politikalardan başka politika yok anlayışının kabul ettirilmeye çalıştığını söyledi. Günümüzde emek sınıfının birbirine kırdırıldığını söyleyen Doç. Dr Şule Daldal, sınıf kavramınında günümüzde kalmadığını ve Neo Liberal politikaların ülkelerde yapısal işsizliği de körüklediğini ifade etti.
BÜYÜK SERMAYE 1980’DEN SONRA ARTTI
Konferansta en büyük ilgiyi Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mehmet Şişman’ın “Finansal Kriz Neo Liberal Politikalardan Sonra Başladı” konulu sunumu oldu. Şişman, Neo Liberal politikaların planlama ve kalkınma ile arasının kavgalı olduğunu söyledi. Finansal çerçeveden geçmeyen hiçbir olgunun Neoliberalizme uymayacağını belirteren Şişman sözlerini şöyle sürdürdü: ” Büyük sermaye akımları 1980 yılından sonra arttı. Finansal krizler incelendiğinde neoliberal politikaların uygulandığı dönemde başladığını görüyoruz.” İMF’nin kriz ile ilgili açıkladığı raporuna da değinen Prof. Dr Mehmet Şişman, bu kuruluşun çıkacak krizlerin azalmakta olduğunu iddiasında olduğunu, ama bunun yanlış olduğunu söyledi. Finansallaşmanın eşitsizliği artırdığına dikkat çeken Şişman, son dönemlerde yaygınlaşan emlak sektörü ile de bir açıklamada bulunarak bu sektörde balon oluştuğunu ifade etti. Büyüme modelleri ile ilgili de bir sunum yapan Prof Dr Mehmet Şişman, büyümenin ya borçlanma ile ya da ihracat ile olabileceğinin altını çizerek Türkiye’de ne yazık ki büyüme modelinin ihracat ile değil borçlanma ile olduğunu söyledi. Konuşmasında Finansallaşma ile ilgili eleştirilerinde olduğunu ifade eden Şişman, “Yapılan bu eleştiriler gösteriyor ki Finansallaşma çıkmaz bir sokaktadır” dedi. İktisatçı Thomas Pikety’nin araştırmasına da konuşmasında yer veren Şişman, ABD’de 46,2 milyon insanın halen devlete bağımlı yaşadığını söyleyerek 1929 ve 2008 krizinden sonra bu ülkede gelir ve sermaye eşitsizliğinin giderek arttığını dile getirdi. Krizlerden sonra eşitsizliğin devam ettiğine dikkat çeken Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Mehmet Şişman, ortaya çıkan eşitsizlik ile de önemli ifadeler kullandı. Bu eşitsizliği hem birim emek maliyetleri verimlilik ilişkisiyle hem de, eşitsizliğe uyarlanmış insani gelişme indeksi verilerinin ortalama insani gelişme verilerinden sapmasıyla açıkladı.
HAK ARAYIŞI STK’YI DOĞURDU
Konferansın kapanış konuşmasını yapan Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Kuvvet Lordoğlu, sendikal hak ve ihlalleri konuşunda açıklamalarda bulundu. Özellikle 1990 yılından bu yana çalışanların hak kaybına uğradığına dikkat çeken Lordoğlu, bu kaybolan haklar için çalışanların bir araya geldiğini ve kendilerinin bu hakları korumak için yol aradığını söyledi. Zaman içinde bu hak koruma çabalarının sivil toplum kuruluşlarının oluşmasına zemin hazırladığını ifade etti. Sivil toplum örgütlerinin neden var olduğuna da açıklık getiren Lordoğlu, bu kuruluşların var olma sebebini, gelir kayıplarının artışı, gelir dağılımında adaletsizlik ve çalışanların bu olumsuzlukları gidermeye çalışmasına bağladı. Uluslararası kaliteyi ve kayıpların önlenmesi için kurulan uluslararası bir kuruluşunda varlığından bahseden Prof Dr Lordoğlu, bu kuruluşun (FLA) tespit ettiği aksaklığı anında raporladığını da dile getirdi.
Ekovizyon/ Seyfi Akil Ersoy
POST A COMMENT.