4B Hareketi: Bir direniş mi, yoksa yeni bir sorunun doğuşu mu?

Adnan Ateş’in yazısı;

Son yıllarda, özellikle sosyal medyanın etkisiyle, kadınların yaşadığı sorunlara yönelik farkındalık önemli ölçüde arttı. Bu artan farkındalıkla birlikte, farklı coğrafyalarda ve kültürlerde kadınların seslerini daha güçlü bir şekilde duyurduklarına şahit olduk. Bu bağlamda, Güney Kore’de ortaya çıkan ve hızla dünya genelinde yankı bulan 4B Hareketi, dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.

4B hareketi nedir?

4B, Korece “hayır” anlamına gelen dört kelimenin baş harflerinden oluşur ve kadınların erkeklerle olan tüm ilişkileri reddetme çağrısı yapar. Bu hareket, kadınların yaşadığı taciz, şiddet ve ayrımcılığa karşı bir tepki olarak ortaya çıktı. 4B’nin temel amacı, kadınların erkeklerin egemenliğinden kurtulup kendi hatlarını özgürce şekillendirmelerine olanak sağlamaktır. 4B’yi biraz daha açarsak; Korece dört “B” ya da “Nos” anlamına geliyor. Hayır denen eylemler ise “bisekseu” (erkeklerle seks yok); “biyeonae” (erkeklerle çıkmak yok); “bihon” (erkeklerle evlenmek yok) ve “bichulsan” (çocuk sahibi olmak yok).

Hareketin kökenleri ve yayılışı

4B Hareketi, Güney Kore’deki derinlemesine yerleşmiş patriyarkal sistem ve kadınlara yönelik şiddetin yaygınlığına karşı bir tepki olarak ortaya çıktı. Kore toplumunda kadınların evlilik ve çocuk sahibi olma gibi geleneksel rolleri üstlenmeleri beklenirken, 4B Hareketi bu beklentilerin dışına çıkarak kadınlara farklı bir yaşam seçeneği sunmaya çalıştı.

Sosyal medyanın hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, 4B Hareketi kısa sürede Güney Kore’nin ötesine geçerek dünya genelinde dikkat çekti. Özellikle Batı ülkelerindeki feminist hareketlerle paralellikler gösteren bu hareket, genç kadınlar arasında büyük bir yankı buldu.

4B Hareketi, aslında kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken bir sosyal hareket. Ancak, hareketin aşırı uçlara kayma riski ve erkek nefreti olarak algılanma gibi bazı eleştirilere de maruz kalmakta

Hareketin eleştirileri ve tartışmaları

4B Hareketi, ortaya çıktığı andan itibaren hem destek hem de eleştirilerle karşılaşmıştır. Destekleyenler hareketin kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çektiğini ve kadınların güçlenmesine katkı sağladığını savunuyorlar. Eleştirenler ise hareketin tüm erkekleri potansiyel suçlu olarak gördüğünü, aşırı radikal olduğunu ve kadın-erkek ilişkilerini tamamen reddetmesi nedeniyle toplumdan kopuşa yol açabileceğini ifade ediyorlar.

4B Hareketi, aslında kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken bir sosyal hareket. Ancak, hareketin aşırı uçlara kayma riski ve erkek nefreti olarak algılanma gibi bazı eleştirilere de maruz kalmakta

4B hareketi, kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekme ve çözüm bulma amacıyla ortaya çıkmış olsa da, bazı eleştirmenler tarafından aile yapısı ve nüfus üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri konusunda endişeler dile getirilmektedir. Bu endişelerin temelinde yatan bazı noktalar şunlardır;

4B hareketi, evliliği ve çocuk sahibi olmayı reddederek geleneksel aile yapısını sorgulamakta. Bu durum, toplumun temel yapı taşı olarak görülen ailenin geleceği hakkında endişelere yol açmakta. Hareketin, cinselliği tamamen reddetmesi veya olumsuz bir şekilde değerlendirmesi, sağlıklı cinsel ilişkiler hakkında yanlış algılara neden olabileceği endişesi bulunmakta.Bahse konu 4B hareketi, kadınları erkeklerden tamamen uzaklaştırarak toplumsal ilişkileri zayıflatabileceği ve bireyleri yalnızlığa itebileceği de düşünülmekte.

Bir ülkenin geleceğine kadın erkek nüfus dengesi anlamında potansiyel etkileri de yok değil. 4B hareketinin yaygınlaşması, doğum oranlarının düşmesine ve nüfusun yaşlanması gibi sorunlara yol açabileceği endişesi bulunmakta.Doğum oranlarının düşmesi, uzun vadede ülkenin çalışma gücünü azaltabilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Hareketin aşırı uçlara kayması durumunda, kadınların erkeklerden tamamen koparılması ve yeni bir tür ayrımcılığın doğması riski bulunmakta.

4B hareketi karmaşık ve çok yönlü bir konudur. Hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilecek bir harekettir. Bu nedenle, hareketi ele alırken tüm yönleriyle değerlendirmek ve hem bireysel hem de toplumsal düzeyde dengeli bir yaklaşım benimsemek önemlidir.

EKOVİZYON DERGİ – ekovizyon.com.tr

Facebook Comments

POST A COMMENT.