Saxo Capital Markets Strateji Müdürü Cüneyt Paksoy, 24 Mayıs 2016’daki Merkez Bankası Toplantısını değerlendirdi;
Dün, içsel dinamik olarak piyasalar açısından çok kritik bir gündü. Hem yeni kabinenin ilanı, hem de Merkez Bankası PPK kararları uzun süredir piyasaların kafasını kurcalayan ana başlıklardı. Gerçekten de piyasalar bulabilecekleri en iyi senaryoyla karşılaştı. Yeni kabinede ekonomi ile ilgili bakanlıklar noktasındaki soru işaretleri şimdilik dağılmış oldu. Mehmet Şimşek kabinede kaldı, ayrıca ekonomiden sorumlu isimlere genel olarak baktığımızda piyasaların prim vereceği ılımlı isimler olduğu görüldü. Ayrıca Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın belirttiği yatırımcılara ve özel sektöre teşvikler, büyümeye olan bakış açısı, mali disiplin noktasında taviz vermemesi, cari açığı ihracatla kapatma hedefleri gibi başlıklar piyasalar için olumlu açıklamalardı.
Dolaysıyla bu açıklamaların akabinde hızla Dolar/TL’de 3,01’lerden 2,98-2,97’lere geçiş yaşadık. Yine, yeni kabine ile Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusundaki soru işaretleri de kalkmış oldu ki; Merkez Bankası toplantısı kararları da bunu onayladı. PPK toplantısında Merkez Bankası piyasanın ve bizim beklediğimiz gibi koridorun üst bandında 50 BP indirime giderek faizi 9,5’a çekmiş oldu.
Merkez Bankası yavaş yavaş koridoru daraltıyor ve sadeleştirme anlamında fonlama maliyetine getirme hedefini sürdürüyor. Bundan sonra daha ölçülü ve dikkatli davranacak çünkü global risklere dikkat çekmeye devam ediyor, sıkı para politikasına vurgu yapmaya devam ediyor. Bu piyasalar için rasyonel bir hareket.
Piyasa Merkez Bankası’nın bu söylemini de doğru yorumladı ve devamında dün hızla Dolar/TL’de 2,95’lere gelindiğini gördük. Bugün itibariyle de mevcut durumda 2,93 civarında işlemlerin gerçekleştiğini görüyoruz.
Özet olarak; global piyasalar tarafında FED yaklaşırken dolar çok önemli bir değer kazanmadıkça ve buna bağlı olarak dolar endeksi 98.00-100.00 bandına gelmedikçe ya da Avrupa, Çin kaynaklı herhangi bir başlıkla global piyasalar negatif ortama ilerlemedikçe içsel dinamiklerin daha öngörülebilir olduğu bir ortamda biz en azından Dolar/TL’DE 2,90-92 bandının bir kez daha test edilebileceğini, oranın altının global şartlara bağlı olarak yeniden mümkün olabileceğini düşünebiliriz ama yine de temkinli olmak gerekiyor. Çünkü FED yaklaştıkça global şartlara bağlı olarak, 2,95 üzerinde kalıp yeniden 3’lerin görülmesi yeni bir rekor anlamına da gelebilir.
Faiz tarafında da gösterge tahvillerinde 9,5’ları, uzun vadeli tahvillerde 10’ları gördük. Bu da piyasaların yeni kabineye ve Merkez Bankası’na prim verdiğini gösteriyor. Ancak söylendiği gibi piyasada faizlerin tüketici ve kredi faizleri anlamında geri gelmesi için, asıl piyasanın kendi faizi ve mevduat faizlerinin geri gelmesi gerekiyor. Sanırız bundan sonraki süreçte hükümet ve bankacılık sistemi arasında bu anlamda koordineli bir çalışma olabilir.
Piyasa jeopolitik riskleri, global riskleri ve FED’i takip ederken en azından belli bir süre için Merkez Bankası ve yeni hükümet anlamında daha rahat olacak. Ama yine de Merkez Bankası’nı izlemeye ve yeni kabinenin ekonomi ile ilgili adımlarını takip ederek onları da fiyatlamaya devam edecektir.
POST A COMMENT.