Yepyeni bir yıl geliyor eyvah ne yapacağız?
Yeni yıl ruhunu her zaman çok sevdim, kötü olan her şeyin geçmişte kalarak daha heyecanla taptaze bir yılı karşılamak benim için hep çok keyifli oldu. Peki yeni bir yıla girerken markalar ne yapacak?
- Yeni bir yıla girerken markalar iletişim faaliyetlerini nasıl şekillendirmeli?
2023 yılı hepimiz için oldukça zor bir yıl oldu, özellikle ekonomik alanda yaşanılanlar genel olarak hepimizi olumsuz etkiledi.
Bu süreç, benim her defasında canlı bir organizma olarak tanımladığım markalarda da negatif bir biçimde algılandı ve özellikle yıl sonuna doğru birçok markanın bu olumsuzluk dalgası içerisinde iletişim faaliyetlerini durağan ve sessiz bir biçimde yürüttüklerine şahit olduk. Hep savunduğum bir şey var, bizler hiçbir zaman çok konforlu bir sistem içerisinde iş süreçlerimizi yönetmedik. Bu ülkede her zaman krizler, doğal afetler, enflasyonist ortamlar ve daha bir çok olumsuzluklar görüldü. Ve iş dünyasındaki insanlar bu zorlu süreçlerde devam etmek için yollar arayıp durdu.
Mücadele etmek ve böyle ilerlemek bizim doğal yaşam şeklimiz halini aldı. Tüm bu süreçlerde pes etmeyen ve zor zamanlarda yılmadan çalışanların başarılı olacağı tartışmasızdır.
GÜÇLÜ BİR İLETİŞİM STRATEJİNİZ OLSUN
İletişim faaliyetlerinde strateji her şeydir. Bunu; amaç olarak da düşünebilirsiniz! Yeni bir yıl gelirken siz nasıl bir iletişim stratejisi belirleyip, nasıl bir iletişim faaliyeti yürüteceksiniz buna net bir biçimde karar vermelisiniz.
Bu iletişim faaliyetlerini hangi iletişim kanalları ile gerçekleştireceğiz; ilanlar mı vereceğiz, konvansiyonel basını mı kullanacağız, sosyal medya da hangi mecraları kullanacağız bu sorulara yanıt verecek bir iletişim stratejimiz mutlaka olmalı. Bu noktada artık içinde yaşadığımız bir habitat olan sosyal medya çok kritik bir yerde durmakta. Genel olarak , yeni çalışmaya başladığımız firmalarda da beni en çok rahatsız eden durum, sosyal medya hesap yönetiminin haftada belirli sayıda bir post paylaşımından ibaret görülmesi. Türkiye’de ne yazık ki bu alanda başarılı olan firma sayısı çok az, sosyal medya yönetimi oldukça emek ve ciddiyet isteyen bir alan, belki de artık kaynağınızın büyük bir bölümünü harcamanız gereken bir yer. Başarılı bir iletişimde, gündem kritik bir noktada durmakta, içeriğinizi oluştururken, gündeme dair popüler olan; anlar, durumlar, olaylar, insanlar size ilham olabilmeli.
Instagramın kullanılmaya başlandığı ilk yıllarda, ürettiğiniz içeriğin etkileşimi, takipçi sayınızla orantılı iken, şu anda en önemli konu “içerik” , çok iyi içerikler üretirseniz 100 takipçiniz bile varsa bir anda binlerce kişiye ulaşabilirsiniz. Bu yüzden çok başarılı içerikler üreten bir hesap olmanız gerekiyor.
Dijital ortamda hizmet veriyorsanız müşterilerinizin en çok önem verdiği konu, Gizlilik,
Google ve Ipsos’un birlikte yaptığı bir araştırmada kullanıcılara; kişisel bilgilerinizin veri ihlali ile çalındığını düşünün, ya da herhangi bir şirketin web sitesinde gezindiğinizi ve sitedeki gizlilik deneyiminin kötü olduğunu anladığınızda hissettikleriniz neler? gibi sorulan sorularda her iki senaryoda da kullanıcıların benzer şeyleri hissettikleri görülmüştür. Kullanıcıların, kişisel bilgilerin korunması konusunda herhangi bir markaya güvenme olasılıkları düşük.
Avrupa genelinde 20 bin kişinin katıldığı bu ankette katılımcıların % 43’ü iyi bir gizlilik deneyimi sunması durumunda tercih ettikleri markayı değiştirebileceklerini söylemişlerdir.
Bir nimet mi değil mi karar veremediğimiz Yapay Zeka !
Yapay zeka özellikle dijital pazarlamacıların şaşkınlıkla karşıladığı yeni bir bilinmez olarak karşımızda. Büyük bir potansiyel olduğu kesin, hızı ve çok geniş kitlelerin hizmetine sunulması ile bu yeni oyuncağın nasıl kullanılacağı birçok soru ile karşımızda.
Tam da bu noktada özellikle pazarlama sektörü çalışanlarının kullanabileceği bazı kaynaklara ve araçlara değinmenin iyi olacağını düşünüyorum.
Google Cloud Öğrenim Merkezi’nin sunduğu “ Üretken Yapay Zekaya Geçiş” eğitimini ücretsiz olarak alabilirsiniz.
Ya da Bard İle henüz tanışmadıysanız,
40 dilde kullanıma sunulan Bard, kendi metinlerinizi oluşturmanız için size yardımcı olacaktır.
Ben yine de bu konuda eski kafalı olarak bireysel duygularımızla ürettiğimiz her metnin daha kıymetli olduğuna inanıyorum.
Yeni Trend Sürdürülebilirlik
05 Ocak 2023 yılında yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporu, ilk etapta 2024 yılında borsada işlem gören şirketler için yürürlüğe girecek. Bu rapor, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik politikalarının ana parçalarından birini oluşturuyor. Bununla birlikte, oldukça kapsamlı ve spesifik yükümlülükler içeriyor. Bu nedenle, çoğu şirketin bu rapora uyum sağlamak için büyük bir çaba göstermesi gerekiyor.
Son bir yıldır katıldığım bir çok etkinlikte markaların bu alanla ilgili çok fazla konuştuğunu görüyorum. Peki tüm bu konuşmalarla alanda yapılan çalışmalar aynı orantı da mı? bence değil, bence sürdürülebilirlik kavramı günümüzde popüler bir söylem olarak yerini aldı bile.
Bana kalırsa her marka kendi içinde tutarlı ve gerçekçi olup kendi özelliklerine uygun olarak gerçekleştirebileceği hedefler koyarak bu alanda ilerlemeli.
Ayrıca; izledikleri stratejilerin dünya ve çevre üzerindeki olumlu etkileri ile ilgili, bilgilendirmelerde de bulunarak sorumlu bir marka görünümüne kavuşabilmelidirler. Böylece tüketiciler bir amacı desteklediklerini düşünerek çok daha iyi hissedeceklerdir.
Markalar, Sürdürülebilirlik kavramını tüm yönleri ile incelemeye başlayarak bu alanda adım atabilirler ve bu alanda yapacakları araştırmalarda kendilerine belki de en iyi rehberlik edecek ismi buradan paylaşıyorum.
Amerikalı Akademisyen Michael Porter, Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü’nde ekonomi ve yönetim bilimleri Prof. olan bu hocamızın alana dair çok fazla çalışması mevcut.
Gelelim Sosyal Sorumluluk Projelerine
Her marka büyüme ve kazanma odaklıdır. Bunlara odaklanırken sosyal sorumluluk projelerini asla es geçmemeliyiz. Bu projeler markanın imajını olumlu etkiledi gibi, gerçek anlamda ihtiyaç sahibi olacak kişilere ya da durumlara destek olunması açısından önemlidir.
Ben doğa düşkünü ve kadın istihdamı konusunda hassas bir tarafta duruyorum bu yüzden hizmet verdiğim markalarda da yaptığım yönlendirmeler bu iki konu üzerine. Sizlerde bir misyon belirleyerek, çocuklara, doğaya, kadın istihdamına, eğitimde fırsat eşitliğine ve daha başka bir çok konuda sosyal sorumluluk projeleri üretebilirsiniz.
Yapılan araştırmalar Z kuşağının beşte üçünden fazlasının kendi değerlerine karşılık vermeyen markaları satın almayı bıraktıklarını göstermiştir . Evet, markalar ürün geliştirmeli ama bunu yaparken aynı zamanda insanların yaşamına kattıkları değer konusunda da farklı kanalları kullanarak algı oluşturmalıdır.
Bir başka konu ise hedef kitlenizle nasıl bir bağ kurduğunuz?
Bu alanda yapılan araştırmalar bizlere tüketicilerin kendileri ile duygusal bağ kuran markaları tercih ettiği yönünde eğilimleri olduğunu göstermektedir. Bir marka ile duygusal bağ kuran müşteri ,o marka ile diğer kişilere göre iki kat daha fazla harcama yapmaktadır. Peki markalar neler yapabilir, bu noktada dinleyen konumunda bir marka olmak önemlidir, insanlar sadece ihtiyaçlarını karşılayan bir marka değil aynı zamanda kendilerini dinleyen bir marka ile yollarına devam etmek ister.
Geçtiğimiz günlerde evimde iki günlük bir internet bağlantı problemi yaşadım, tüm işlerini online olarak yürüten biri olarak sürecin benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Birçok defa yaptığım aramalardan da istediğim sonucu alamayınca, son bir defa daha şansımı denemek için yaptığım aramada, oldukça pozitif bir yaklaşım sergileyen müşteri hizmetleri yetkilisi ile karşılaştım. Tüm gerginliğimle, defalarca arama yaptığımı ama internet ile ilgili sorunun ne zaman giderileceğini öğrenemediğimi söyledim. Telefondaki ses, samimiyeti ile kendisinin de evden çalıştığını benzer bir durum yaşadığını ve ne kadar zorlandığını bana anlattı , işte tam o anda benimle empati yapabilmişti, benim de istediğim aslında buydu. İnternetin ne zaman aktif olacağından ziyade, içinde yaşadığım zor anı benimle paylaşacak biri! Beni anlayan ve en önemlisi , dinleyerek sorunuma çözüm bulan birinin olması, yaşadığım tüm gerginliği bir anda bitirdi.
Marka yaratmak çok zor bir süreçtir ama o markayı devam ettirmek çok daha zordur. Her şeyin bu kadar çabuk değiştiği, hızın ön planda olduğu, tüketimin çok arttığı bir dünyada ayakta kalabilmek ekstra gayret istiyor. Yukarıda anlattıklarımın ışığında son cümlem şöyle olacak, başarılı bir marka iletişimi yürütmek için iyi bir stratejiniz, güçlü bir ekibiniz, inancınız ve pes etmeyen bir anlayışınız olsun.
Herkese başarı dolu bir yıl diliyorum…
Ferah Poyraz Medya İletişim
POST A COMMENT.